Yapay zekâ sesleri büyülüyor. Dinlediğimiz reklamlarda, sanal asistanlarda, hatta eğitim videolarında bile yapay sesler, insan sesine meydan okuyor.
Düşünün… Mars’ın kızıl toprağına dikilen bir heykel. Rüzgârın sesiyle konuşan, gölgesini sonsuzluğa bırakan bir taş figür.
Dil yalnızca söylenen değil, aynı zamanda susulan şeydir. Sessizliğin de bir dili vardır. Türkçede susmak bile konuşmanın bir parçasıdır.
Kopuzun telleriyle birlikte, geçmişin kalbinden bugünün vicdanına doğru akan bir ses. Ve o sesin sahibi belliydi: Dede Korkut.
“BEYNİMİ BİLGİSAYARA YÜKLESEM, RUHUM DA BENİMLE GELİR Mİ?”
Düşünün ki bir uçak, Mach 5 hızına ulaşıyor-yani sesten tam beş kat daha hızlı. Saniyeler içinde şehirler aşılıyor, kıtalar birbirine yaklaşıyor.
Bugün dünyada konuşulan binlerce dilin her biri, sesin farklı bir surette tezahürü, insan zihninin ve ruhunun bir yankısıdır.
Bilim, doğanın gizemlerini çözerek insana evreni tanıtır. Her atomun, her hücrenin ardında sonsuz bir düzenin varlığını fısıldar.
Kim bilir… Belki de bir gün, sizinle aynı frekansta rüya gören biriyle yıldızların arasında dans ederken bu sorunun cevabını bulacaksınız.
Kasım ayı, sanki kendini Atatürk’e adamış gibi… Gökyüzünün rengi daha mat, güneşin ışıltısı biraz daha soluktur bu günlerde. Vakit 09:05’e yaklaştığında....
Sahne sanatçılarının elindeki araçlar çeşitlenirken, izleyiciler de teknoloji sayesinde sahnenin daha derin bir parçası haline geliyor.
Bu bağlantı sizi https://www.sariyerposta.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.