Bir an dur. Etrafındaki sesleri, konuşmaları, mekânın uğultusunu… hatta kendi içindeki o ince titreşimi fark etmeye çalış. Çünkü insan dediğin şey, sandığımızdan çok daha önce bir frekans varlığıdır.

Bir an dur. Etrafındaki sesleri, konuşmaları, mekânın uğultusunu… hatta kendi içindeki o ince titreşimi fark etmeye çalış. Çünkü insan dediğin şey, sandığımızdan çok daha önce bir frekans varlığıdır. Daha anne karnında ilk duyduğumuz şey kalp sesidir; yani ritimdir, dalgadır, frekanstır. Hayata sesle başlar, sesle büyür, sesle hatırlar ve çoğu zaman sesle iyileşiriz. Asıl sorumuz da burada büyür: Frekanslar insan duygularını nasıl değiştiriyor?

Beynin Ritmini Ses Belirler

Her ses, her titreşim, her dalga formu beynimizin elektriksel düzenini etkiler. Ses kulağa girer, ama etkisi çok daha derinlere iner:

Elektriksel devinim değişir, hormonlar dönüşür, nefes ritmi farklılaşır. Ve bu zincirin sonunda duygu, fark edilmeden yön değiştirir.

Duygularımız bir anda “başka bir hâle” evrilir.

Ruhun Hâfızası Sesle Yazılır

Ama mesele sadece bilimsel değildir.

Bazı frekanslar insanın ruhuna dokunur;

Bir notanın ilk saniyesi bile yıllar önceki bir an’a götürebilir. Çünkü insan, sesle kayıt tutan bir varlıktır.

Ses, hatıraların gizli anahtarıdır.

Bir melodi içimizdeki eski bir kırgınlığı uyandırır, bir diğer frekans ise yıllardır dinmeyen bir iç sızısını hafifletir. Ses, insanın görünmez tarafına temas eder.

Modern Dünyanın Titreşim Yorgunluğu

Bugünün insanı, hiç fark etmese de sürekli bir titreşim çemberinin içindedir. Araç motorları, elektronik cihazların yaydığı yapay frekanslar, şehir uğultusu… Beden, bu yüksek titreşimleri “tehdit” gibi algılar. Uyku bozulur, sinir sistemi yorulur, kişi kendi bedeninde huzursuz hisseder. İşte böyle bir dünyada doğru frekansla karşılaşmak, İnsanın bir anda omuzlarını gevşetir. Zihin “Tamam, artık güvendeyim.” der. Frekansların duygu üzerindeki etkisi, masalsı bir inanış değil; Nörobilimsel olarak doğrulanmış bir gerçek. Ama bir noktada bilim bile durur;

Çünkü bazı sesler, insanın ruhunda anlatılamayan bir iyileşme başlatır. Belki de sesin en büyük gücü tam olarak buradadır: Kelimesiz bir dil ile içimize dokunur.

İnsan frekanstan oluşur;

Her hücre bir titreşim taşır, her duygu bir dalga formuna sahiptir. Bu yüzden bazı sesler bizi iyileştirir, bazıları sarsar, bazıları ise derin bir iç sessizliğe çağırır.

Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey:

Bize iyi gelen frekansı bulmak.

Frekans değiştiğinde insan, kalbinin unuttuğu ritmi yeniden hatırlar.

  • Miray ANKAOĞLU