Tolstoy'un sözü ile dünya barış gününü kutlayarak söze başlamak istiyorum. Toplumda yaşayan bireyler özellikle, yetkili ve erk sahibi olanlar, ne kadar iyi niyetli olurlarsa toplumsal barışta o kadar yakın olur.

İyi niyetli olamamak ise gelir dağılımındaki adaletsizliklerden, gelecek korkusundan ve hak yeme eğilimi yüksek olan insanların giderek  çoğalmasından kaynaklanmaktadır. Büyük mülk sahibi olma hırsı, insanları yozlaştırdı. toplumda estetiği güzelliği ve iyi insan olma özelliklerini yok etmeye devam ediyor.

Toplumu yönetmek için yetki alanların, ister genel ister yerel anlamda olsun servet ve mülk edinme hırsı, o kadar arttı ki, sadece kendileri değil, yanlarındaki birinci derece akrabaları, birinci derece yöneticileri, ikinci derece yöneticileri de mevkii ve makam etkinliğine göre, gözle görülür bir derece de haksız bir şekilde servet ve mülk edindiklerine şahit oluyorsunuz.

Bir numaraları geçtik. Filanca kurumun başkan yardımcısı, filânca birimin müdürü, memuru dudak uçurtacak rakamlarla haksız mal mülk edindiklerini her gün duyuyoruz ve de görüyoruz.  Artık bunlar da toplumda yadırganmıyor, normal gibi görülüyor. Ve hatta o kadar ahlaksızca bir kavram geliştiriliyor ki, âdeta bunları yapmayan servetine servet katmayanlar suçlanıyor, san ki onlarda bir eksiklik varmış gibi haksız kazanca göz dikmeyip kendi doğal kazançları ile mütevazı yaşayanlar kötü insan muamelesi görüyorlar. İşte böyle bir toplumsal yapı içersin de barış kendiliğinden gelmiyor.

Bütün savaşların özünde; haksızlık, saldırganlık, gasp, maddi ve manevi sömürü vardır. Eğer sözde değil özde, birbirimizi kandırmak için değil,gerçek manada, samimi bir barış istiyorsak önce iyi insan olmayı bilmeliyiz.

Dünya Barış Gününüz kutlu olsun.