ACHP Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Ali İhsan Özdemir, nüfusu 400 bini aşan dev bir ilçede belediye başkanlığı yapmak gibi zor bir göreve talip olmasının nedenlerini gazeteci Tuncay Dağlı’nın sorularını yanıtlayarak açıkladı.

Liderlik özelliği öne çıkan Özdemir sohbet sırasında günümüz siyaset kurumunun çok yıpranmış olduğunu vurgulayıp, her anlamda kendini gözden geçirerek, yenilemesi gerektiğini vurguladı.

-‘Birleştirici olacağım’ diyorsunuz, bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?

- Bu iki aşamalı olacak. Biri, ülkemizde iktidar genelde ayrıştırarak yönetmeyi seviyor. Bu olay da toplumun çatışmaya meyilli ne kadar kümesi varsa onlarla yapılıyor. Partililerle, örgütlerle yapılıyor, bir de mezhep meselesinde çatıştırma düşüncesi var. Bu etik değil, İslami de değil. Çatıştırmacı bir iktidar varken, birleştirici olmayı düşünmeyi doğru bir argüman olarak görüyorum. Ayrıca AK Parti’ye oy verenler içinde de bu çatışmadan mutlu olmayan çok sayıda insan var, ben böyle hissediyorum.

İkincisi ise, ben CHP’liyim, bu nedenle partime özen göstermek zorundayım ama belediye başkanına özen göstermek, ihtimam göstermek benim ya da diğer hiç bir aday adayının vazifesi değil.

-Belediye Başkanı Şükrü Genç’ten memnun değil misiniz?

-Ben belediye başkan adayıyım ve Sarıyer’e başkan olmak istiyorum..

C“BİRLİK CEMİ OLAYININ İPTALİ DE BİR ÇATIŞTIRMACILIKTIR”

Sarıyer Spor Salonu’nda Aleviler tarafından yapılmak istenilen Birlik Cemi’nin iptal edilmesi olayında insanlara karşı çatıştırmacı, hakaretvari bir davranış sergilendi. Çünkü bir belediye başkan yardımcısı önce Birlik Cemi’ni organize etmek isteyenlere onay verdi ama on üç gün sonra bu izin iptal edildi. İnsanlar 13 gün boyunca organizasyon yapmışlardı, para harcamışlardı, iptal etmek zorunda kaldılar.

Oysa ki o insanlar için bir lira bile önemli bir paradır. İptal gerekçesi olarak ise Sünni vatandaşların oyunu kaybetme korkusu olduğunu düşünüyorum. Bu da bir çatıştırmacılık, hem de hakaret içeren bir çatıştırmacılıktır. Bu davranışın kişilerin ruh haliyle ilgisi olduğunu sanıyorum.

Şevkini yitirmiş bir örgüt ve seçmen kitlesi yaratıldı. Yerel iktidardan umudunu kesmiş bir kitle oluştu. Birçok arkadaşımızın inandırıcılığının kalmadığını görüyorum. Sadece belediye değil, siyaset ayağından da bahsediyorum, bu kesim iktidar yorgunluğuna maruz kaldı. Bu nedenle ben kendimi onlara göre daha şanslı görüyorum. Partimdeki herkesle yakın diyaloğum var ve onlara göre beni daha inandırıcı bulduklarını hissediyorum.

“HALKIN DESTEĞİ İLE GELİP, HALKA PATRONLUK YAPANLARI ANLAYAMIYORUM”

-Bir konuşmanızda ‘Biz CHP’nin halkıyız, ekstra halkçılık yapmaya gerek yok’ cümlesini kullandınız, ekstra halkçılık ne demek. Nasıl yapıyorlar?

-Bizim parti ve diğer siyasi partileri yönetenler arasında geçmişten bu yana biraz daha seçkin, daha aristokrat, biraz daha diğer partililere yukarıdan bakan kişiler var. Halktan kopmuş, gündelik alışkanlıkları halkla benzeşmiyor, halkın tüketim alışkanlıklarıyla tüketim alışkanlıkları, halkın kaygılarıyla kaygıları farklı olanlar var. O profildeki siyasetçiler çıkıp ‘ben halkçıyım’ diyor. Bunu bir makam sahibi olduklarında da yapıyorlar. Ruh halleri buna uygun sanırım. Halktan kopuyorlar. Halkın desteği ile gelip, halka patronluk yapanları ben anlayamıyorum, kavrayamıyorum, ikiyüzlü, riyakar buluyorum. Ben halkçı bir belediye başkanı, milletvekili ya da siyasinin 84’ten bu güne kadar halk tipi arabayla hizmet ettiğini görmedim, patron tipi arabayla yönetiyorlar. Bir milyon maliyeti olan arabaya binmeden de Sarıyer’e hizmet edilebilir.

D“GENÇLERİN ÖNÜ KESİLMEMELİ”

-Yaşlı siyasetçilerin gençleri dışlamasına engellemesine, öfke duyuyorsunuz, siz nasıl davranacaksınız?

-Ben böyle yapamayacağım. Çünkü geçmişte katıldığım bir örgüt toplantısında söz istedim verdiler, kürsüde bir şeyler söylemeye çalışırken, bana parti büyüklerimizden biri, ‘Dur bakalım, sen daha yeni geldin. Biz yıllardır buradayız, böyle konuşmuyoruz’ dedi. Ben de ‘evet abi, yıllardır siyaset yapıyorsunuz ama kazanan hep başkaları. Sizin yerinizde olsam bunu başka yerde söylemem’ demiştim.

Biz yıllardan beri buradayız, bizim gibi çok insanın bu partide emeği var, CHP daha çok kazansın, iktidar olsun diye umutla bekleyen insanlar var. Her seçimden sonra kaybedince utanıp, her zaman gittiğimiz yerlere gidemediğimiz anlar oldu. Eskiler bizi ürkütüp haddimizi bildirdiler, çok sıkıştırdılar, bizim listelerdeki yerimizi değiştirdiler, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden aldılar. Hiçbir yerde bunun böyle olmuyor olması lazım. Ben kürsüye çıktığımda susturulursam nerede öğreneceğim, kahvede mi? Neyseki son dönemde bu tür davranışlar tarih oldu diyebiliriz.

“GÖREVE GELİRSEK EKİBİMİZ HAZIR”

-Belediye başkanı olma yolunda oluşturduğunuz bir ekip var mı?

-Var. Belediyenin hizmet bölümünü çıktıktan sonra geriye kalanı işletme organizasyonudur. Belediyeler büyük kurumlardır. İBB’nin çalışanı Koç grubundan fazladır. Koç grubu gibi büyük ya da çok daha küçük firmalar bile dışarıdan danışmanlık hizmeti alıyorlar. Sarıyer’de de böyle danışmanlık yapacak, parti politikasının realize edilmesi için destek verecek çok insan olduğunu biliyorum. Ben onlarla kişisel olarak anlaşamayabilirim ama o kişiler, belediyede liyakatlarına uygun yerlerde değerlendirilebilir. Bu tür danışmanlık hizmeti alınmasında hiç bir sakınca yoktur. Bu kapsamda bizim de bir ekibimiz var. Ekibimizde bütün kadrolar için liyakatli arkadaşlarımız var ve ihtiyaç duyulduğunda danışmanlar da görevlendirilebilir.

B“PARTİ İLE BELEDİYE  ASGARİ MÜŞTEREKLERDE BULUŞMALIDIR”

-Şu anki belediyenin yönetim ekibini nasıl buluyorsunuz?

-Ben yorgun olduklarını görüyorum. Mevcut ekip yoruldu. Fiziki olarak da ruhsal olarak da yoruldular.

-Sizce belediye-örgüt ilişkisi nasıl olmalı?

-Buna da iki aşamalı cevap vermek istiyorum. CHP’nin belediye başkan adayı seçimi kazanır, Sarıyer’e belediye başkanı olur… Çok klasik ama doğrusu bu. Yani Sarıyer’in belediye başkanı olur. Bana göre başkan seçildikten sonra, parti rozetini çıkarıp, ayrım yapmadan herkese hizmet veriyor olmalı. Bunu her partinin belediye başkanı aynen yapmalı. Ama bir partiden aday olup kazanmışsanız, o partinin yerel yönetimle ilgili plan ve projeleri varsa, sizin ondan istifade etmeniz gerekir. Aksi takdirde siyasetin doğasına uygun olmayan; ortak akla kapatmış olursunuz. Böyle olmaz.. Ben aday adayıyım, benim belediye başkanına ihtimam göstermek gibi bir vazifem yok, ben partiye özen gösteririm. Aksi takdirde bana sorarlar ‘her şey yolunda gidiyordu da sen neden aday oldun?’ diye.. Bizim bu örgüte de ihtiyacımız var. CHP ile belediye yönetimi ilişkileri asgari müştereklerde buluşmalıdır. Her partinin de kendi partisinin örgütüne ihtiyacı vardır. Bireyler örgütlerden daha önemli değildir.

“SİYASET KURUMUNUN GENÇLERİ ANLADIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”

-Rakiplerinizden farkınız, sizi öne çıkaracak özellikleriniz nedir?

-Kimseyi incitmek gibi bir düşünce içinde değilim ama siyaset inandırıcılık işidir. Siyaset yaparken inandırıcı olmanız lazım. Siyasetçiden yurttaşların beklentileri var, şikayet ettikleri durumlar var. Her dönem aday olmak, hep aynı şeyi söylemek, ya da bir partiye yakın olup, gidip başka partiden aday olmak doğru değil. Ben her dönem aday olan biri değilim. Onlar gelişmeleri kavrayamıyorlar, ülkeyi eskisi gibi sanıyorlar.

Örnek olarak Gezi olaylarını ele aldığımızda; kendiliğinden gelişen bu eylemler belki tüm ülkeyi temsil etmez, tüm siyasi görüşleri de temsil etmeyebilir ancak Türkiye’nin yaş ortalaması 28,7, Gezi’ye katılanların yaş ortalaması ise 28,3. Ve bu olaylar kendiliğinde gelişti, hiç kimse örgütlemedi. Eğer bunu biri organize etmemişse ve yaş ortalaması 28,7 olan bir ülkede sizin dışınızda gelişmiş böyle bir olay olmuşsa, siyaset kurumu olarak kendinizi gözden geçirmeniz gerekir.

Ben 39 yaşındayım. Orada ne olduğunu, oradaki insanların ne hissettiğini biliyorum. Türkiye’de artık siyasetin yaş ortalamasının hiç değilse Türkiye’nin yaş ortalamasına yaklaşmasını bekliyorum. Türkiye’de bir apolitize gençlik çıkıyorsa eğer, bu siyaset kurumunun çürümüşlüğünden dolayı dışarıda kaldıkları içindir. Siyaset kurumu halktan kopmuş, kendi öncelikleriyle hareket ediyor. Böyle olunca benim jenerasyonum veya benden daha genç olanları ciddiye almayı unutuyorlar. Burasını anlayamazsak eğer, kararsız kesimi anlayamayız, siyasetin dışında kalanları da anlayamayız. Siyaset kurumunun Türkiye’yi ve gençleri anladığını düşünmüyorum. Beni diğerlerinden öne çıkaracak şey siyasetin o bölümünü anlayabiliyor olmamdır.

E- “Kahraman olmayı seviyorum” diyorsunuz, mevcut koşullarda Sarıyer’de halkın kahramanı olmak mümkün mü?

-Bence bu mümkün. Eğer anlattıklarınız doğruysa, yaşam biçiminiz anlattıklarınızla örtüşüyorsa, söyledikleriniz üzerinizde sırıtmıyorsa, sıkıntılı her işi çözmeyi kendiniz için vazife ediniyorsanız, bunun başarılacağını düşünüyorum. Mülkiyet gibi önemli bir problemin yanı sıra trafikten eğitime, kültürden turizme, ticaretten balıkçılığa kadar herkesin birçok konuda beklentisi var, onları realize etmek, sıkıntıları yok etmek için çözüm üretmek elbetteki mümkün. Örneğin bir Sarıyer Vakfı kurulup, Sarıyer’in ihtiyaçları için sübvanse edilebilir. Siz yeter ki yapmak isteyin.. Siz eğer çözme arzusundaysanız Sarıyerli bunu hisseder. Kahramanlık benim düşünceme göre olayı terörize etmek değil, sorunları çözmek için önde gitmektir. Çözüm projeleri hazırlayıp, yaşama geçirmeyi önceliğe almaktır. Ve kişisel önceliklerden vazgeçmeyi bilmektir.

-Seçimde diğer partilerin adaylarını yenmek için elinizde yeteri kadar ok var mı?

-Var var... CHP’nin Sarıyer’deki yerel iktidarını devam ettirme düşüncesi ve eğilimi zaten tüm partililerimizde mevcut.. Ben de bu konuda iyimserim. ‘AK Parti adayı kim olursa olsun, CHP burada yeniden kazanır’ diyoruz. Yerel seçimlerde adaylar önemli ama AK Parti de ülkeyi yönetiyor fakat oy oranında ciddi bir düşüş var. Bunun için Sarıyer’de yeter ki siz doğruyu söyleyin, doğru olun, bunu genel konjonktür halleder.

F“SARIYERLİLERİN MUTLULUĞU İÇİN ÇABA HARCAMAK İSTİYORUM”

-Aday adayı olmanız konusunda varsa diğer görüşlerinizi de ekler misiniz?

-Ben belediye başkanı aday adayıyım ve başkan olmak için de kendime göre gerekçelerim var. Ama Sarıyer’in de çözüm bekleyen öncelikli sorunları var. Sarıyerli biri olarak bu sorunların çözümüne katkıda bulunmak, burayı daha yaşanabilir bir yerleşim merkezi haline getirmek, insanların refahı ve mutluluğu için çaba harcamak istiyorum. Örneğin mülkiyet konusu partimizin seçim vaadiydi ama verdiğimiz sözü tutamadık, anlaşılan başka öncelikler vardı. Ama benim de bu konuda çözüm önerilerim, yaşama geçirmek istediğim projelerim var. Bu sorunu çözmek eğer beni aşarsa en azından çaba harcar, çözülmesi için girişimlerde bulunur, katkı sağlarım. En azından Hac’ca giden karınca hikayesinde olduğu gibi ulaşamasam da yolunda ölürüm.

Bunun yanında halkımızın önünde yeni bir sorun var. Gümüşdere’de yıllardan beri ciddi bir şekilde seracılık yapılıyor, oranın halkı tarımla geçimini sağlıyor, Sarıyer ve daha birçok ilçede Gümüşdere’de yetiştirilen taze ve meyve tüketiliyor. Şimdilerde orada İSKİ tarafından bir atık su tesisi kurulmak isteniyor. Bu tesis kurulduğu takdirde Gümüşdere’de tarım biter. Tıpkı 3. köprünün uzantısındaki yollarda olduğu gibi yeşil alan katliamı yaşanır. O arıtma tesisi başka yerde yapılmalı veya değişik çözümler bulunmalı.

Ayrıca Sarıyer’de çok önemli bir sokak hayvanları sorunu var. Bu hayvanların barınması için daha büyük rehabilite merkezleri ve barınaklara ihtiyaç var. Bu konudaki mevcut çalışmalar de yeterli değil. Bu sorunun da daha derli toplu, daha profesyonelce çözümlenmesi gerekir.”

-Belediye başkan aday adayları ile ilgili olarak değişik kuruluşlar tarafından bazı anket çalışması yapılıyor, bunların toplumun eğilimini belirlemesindeki etkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?

-Her bilgisayarın veya gelişmiş cep telefonun bir IP kodu var, bu tür anketlerde her bir IP’den birer defa oylama yapabilirsiniz ancak bu sistemi atlatmak için yazılımlar da var. Yazlımın adına kabaca ‘IP silkeleme’ diyebiliriz. Bu hareket o haber sitelerinin fark edemeyeceği bir durumdur.  Ancak halk başkalarının gördüğü gibi değildir ve fark eder. Halkın iyi niyetini suiistimal edip, yanıltmamak gerekir. Çünkü sonuçta bu durum gerçekçi değil ve toplumun eğilimi de doğru yansıtmaz. Ben bunu doğru bulmuyorum. İnsanlar üzerinde hile algısı yaratılmasına izin verilmemesi gerekir.

-Teşekkür ederim. Başarılar dilerim..

Ali İhsan Özdemir iletişim bilgileri:

www.aliihsanozdemir.com.tr

[email protected]

GSM: 0 532 226 92 10