2 (2)

AK Parti Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Selami Uzun, Sarıyer Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Levent Pehlivanoğlu'na verdiği röportajda, belediye başkanı olduğu takdirde yapmak istediklerini anlatırken,  “Bir belediye başkanı yapmak isterse her şeyi yapar, gerekirse kapı önlerinde yatar ama istediğini alır, ben öyle biriyim. Sarıyer için kapı kapı dolaşır, gerekirse önlerinde yatarım ama istediğimi alırım” dedi.

Levent Pehlivanoğlu’nun sorularını cevaplayan Selami Uzun, Sarıyer’in bir imaj sorunu olduğunu belirtirken, bunun nasıl yapılacağı, Sarıyerlilik bilincinin ne şekilde oluşturulacağının da yolunu gösterdi. Uzun, “Ben Sarıyerlinin önünü aydınlatacak ışık olacağım” diye konuştu. Uzun yöneltilen sorulara şu şekilde cevap verdi:

-Sayın Uzun, Sarıyer halkı sizi yeni yeni tanımaya başlıyor, dışarıdan sert biri olarak görünüyorsunuz, gerçekten öyle biri misiniz?

-Doğru, dışarıdan öyle göründüğümü söylüyorlar ama güldüğüm zaman buzlar eriyor, insanlarla zaman içinde çok sıcak ilişkiler kurabiliyorum.  Ben beden diline çok önem veririm. İnsanlar ilişkilerinde sözden çok davranışların etkili olduğunu biliyorum. Zaten İnsanın ne dediği değil nasıl anlaşıldığı önemlidir. Sözle değil vücut diliyle anlatımlar daha etkili olur. Vatandaş söze oy vermez, davranışa verir. Davranış daha önemlidir.

1 (2)

“BEN DOĞAL BİR İNSANIM, YAPMACIK OLMAMA GEREK YOK”

-Siz Sarıyer’e nasıl bir belediye başkanı olmak istiyorsunuz?

-Nasıl olunması gerekiyorsa öyle bir başkan olacağım. Ben köy çocuğuyum, kasabada büyüdüm, büyükşehirde yaşadım, üniversite okudum, ilçelerde kaymakamlık yaptım, belediyede çalıştım, ilçe başkanlığı yaptım, toplumun bütün katmanları ile bir arada, her kesiminde bulundum. Birileri benden ne bekliyorsa onların yerine kendimi koyup, ona göre siyaset yapma tarzım var. Belediye başkanlığı da öyle yapılması gerekir. Biz vatandaşın yerine kendimizi koyuyoruz. Köyünden kalkıp Sarıyer’e gelmiş bir insan belediye başkanından ne bekliyorsa ona göre hitap edeceğiz, her yöne hitap edeceğiz. Ben doğal bir insanım, yapmacık olmama gerek yok, yüzüm güldüğü zaman gerisi gelir.

Sarıyer’de yaşama geçirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?

-İşin proje kısmı seçim startı verildiği zaman açıklanır. Seçim beyannamemizi açıklar ve projelerimizi sıralarız. Şu aşamada olmaz. Ama şöyle bir şey var. Sarıyer imajında bir eksiklik var. Bunu neyle nasıl sağlarsın, nasıl sağlarsın ona kafa yormak lazım. Önemli olan Sarıyerlilerin kendini nasıl gördüğü değil, dışarıdan ona nasıl bakıldığıdır. Dışarıdan bakmak gerek. Sarıyer’in herhangi bir semti, Sarıyer’den daha meşhur. Emirgan’ı Türkiye’de daha çok tanırlar. Toplamında Sarıyer imajı yok. Emirgan’ın, Tarabya’nın Sarıyer’de olduğunu bilmeyen çok kişi var. Birçok semtin imajı Sarıyer’in önünde gidiyor. Öncelikle Sarıyerlinin kendisinin düşünüp, Sarıyerli olup olmadığına karar vermesi lazım, bu şekilde imaj oluşturulur. Düşüncedeki en büyük eksiklik budur. Önce bu imajı yaratmak gerek. Bunun dışındakiler taş toprak işi. Bunlar da bizim iktidarımızın en rahat yapacağı şeylerdir. Yol, tünel, liman çok rahat yapacağımız yatırımlardır.

“SORUNLARI DOĞRU İNSANLARLA DOĞRU MAKAMLARA AKTARMAK GEREK”

-Sarıyer’in sorunlarını yeteri kadar özümsediniz mi?

-Öyle zannediyorum. Sarıyer’in sorunlarına kendi tarafımdan baktığımda özümsediğimi sanıyorum. Geçen gün bir kitapçığı inceledim. Bir zamanlar iktidar olarak yaptığımız 100 önemli şeyi anlatmışız. Onlara şimdi gülersiniz. Şu an geldiğimiz nokta çok çok ilerilerde. Havaalanında keçiler otlayan bir şehrin milletvekilliğini yaptım ben, şimdi orada uluslararası bir havaalanı var. İstanbul’a üçüncü havalimanı yapılıyor. Marmaray açıldı, metro ağı giderek genişliyor. On yıl önce bunları düşünemiyorduk bile. Önümüz açık, bunlar düşünülecek şeyler, sınırı yok. Sarıyer için de böyle. Bunların hepsinden hakkından geliriz. Ama burada belediyecilik yapanlar Ankara’ya bir teklif götürecek kadar becerikli değiller. Herhangi bir projeyi, teklifi Ankara’da bir makama götüremeyecek kadar aciz insanlar var. En büyük sorun bu. Sorunları doğru insanlarla doğru makamlara aktarmak gerek. Hem de cesaretle. Sarıyer kendi içine kapanmış köy gibi, siyasiler, belediye kendi kendilerine avunuyorlar.

-Sarıyer’de hemşericilik olayı çok fazla, siz bu olaya nasıl bakıyorsunuz?

-Benim ne siyasi hayatımda ne de diğer çalışma hayatımda hiçbir zaman ayrımcılık olmadı. Herkese eşit mesafedeyimdir. Çok sayıda alevi arkadaşım var. Milletvekili olduğum dönemde onların sorunlarını çözmek için de çok çalıştım. Her türlü etnik grup, gayrimüslimler de aynı şekilde bizimle eşittir ve sorunlarına aynı şekilde yaklaşırız.

“SELAMİ UZUN AK PARTİ’NİN ADAYI OLURSA SARIYER KAZANIR”

-Aday olduğunuzu düşündüğümüz de kişisel olarak AK Parti oylarına ne kadar katma değer sağlayabilirsiniz?

-Selami Uzun AK Parti’nin adayı olursa Sarıyer kazanır. Ne kadar katkı sağlarız bilmiyorum ama kazanabileceğimiz kadar katkı sağlarız. Çünkü çıta şu an biraz yüksek. Çünkü geçtiğimiz dönem kazanan 54 binle kazanmış, biz 45 binle kaybetmişiz. Çıta bu dönem büyük ihtimalle 70 ile 90 bin arasında olacak. Seçimde burada iki partinin yarışacağını sanıyorum.

-Seçilirseniz belediye yönetimindeki kadronuzu hangi kriterlere göre belirleyeceksiniz?

-İhtiyaçlara göre bir kadro oluştururuz. Bu konuda ne hemşericilik ne de başka bir ayrım yaparım.

-Sarıyer Belediyesi’ni mercek altına aldığınızda nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

-Sarıyer Belediyesi’ni AK Parti’li olmadığı için belki daha çok aleyhte değerlendirebilirim ama bir iş yapmayan, bazı düğün dernek, cenaze gibi durumlarda halkla birlikte olup, gönlünü hoş tutmaya çalışan bir belediyecilik yapılıyor. Yaptığı bir şey yok. Hedefi ya da vizyonu yok. Kendi kendine oyalanıyor. Bir yere belediye başkanı seçiyorsunuz 5 yıl geri alamıyorsunuz, sistem bu. 5 yılın mahvoluyorsa ne yapacaksın? İşte görüyorsunuz, Sarıyer dünyaya kapılarını kapatmış, sadece bir tünelle dışarıya bağlanmış, bu durumdan kurtulmak için yeni bir seçimi bekliyor. ‘Emmi, dayı, nasılsın, iyi misin?’ diyerek gönül alıyor, yapacak bir şeyi yok. Vatandaşımız böyle şeylere kendini kaptırıyor, sonradan da başına vuruyor ama iş işten geçmiş oluyor.

“HEM HİZMET, HEM DE SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞIYLA ÇALIŞACAĞIM. POPÜLER BELEDİYECİLİK DE YAPARIM”

-Sizin belediyecilik anlayışınızda hangi özellik öne çıkıyor?

-Ben hem hizmet, hem de sosyal belediyecilik anlayışıyla çalışacağım. Ayrıca popüler belediyecilik yaparım. Popüler belediyeciliği biraz açmak istersek eğer şöyle diyebiliriz; Sarıyer’in yaratılacak olumlu imajla İstanbul’un önüne çıkması lazım.

-CHP’li Belediye Başkanı Şükrü Genç, göreve geldiğinden bu yana AK Parti tarafından engellendiğini ileri sürüyor, böyle bir şey var mı?

-Olur mu öyle şey, neden engellesin ki? Engellemek bir yana büyük hizmet ve yatırımlar getirilmesini sağlıyoruz. Karayolu tüneli yapılıp, trafik rahatlatıldı, hastaneler yapılıyor. Sarıyer Belediye Başkanı da yapmak isterse yapar. Ama öncelikle Belediye Başkanının bir hedefi olması gerekir. Yapmak isterse her şeyi yapar. Biz de engellemek diye bir anlayış yoktur. Başbakanımızda da böyle bir anlayış yoktur. Seçime kadar yarışırız, seçimden sonra kim seçilirse o her kesimin belediye başkanı olur. Hiçbir belediyede böyle bir şey yapmayız ve Sarıyer’de de böyle bir şey hissetmedim. Belediye Meclisi’nde yapılan siyasi konuşmalar, polemikler engelleme değildir. Zaten engelleme yapılırsa kimse hissetmez. Ama Sarıyer Belediye yönetimi suçlu psikolojisiyle hareket ediyor, öyle duruyorlar. ‘Biz iktidara, büyükşehre muhalefetiz, nasıl olsa bir şey alamayız, o zaman istemeyelim’ diye düşünüyor, öyle hareket ediyorlar. O moda olmayan belediyeler var. Ne yapıp edip, işi kopartan belediyeler var. İzmir’e yapılmayan hizmet kalmadı.

-Sarıyer’de belediye hizmet binası başta olmak üzere, vatandaşların sosyal ve kültürel gelişim ve etkileşimini sağlayacak binalar, tesisler yok. Bir türlü yapılamıyor, sizce nedeni ne olabilir?

-Belediye başkanının hedefi olsa bunları yapar. Ben üzülüyorum. Kaymakamlık Ferahevler’de, belediye Büyükdere’de, yeni binanın Pınar Mahallesi’nde yapılmasına çalışılıyor. Belli bir merkez yok. Tarabya, İstinye esnafı ‘biz bitmişiz’ diyor. Bu semtlerin geçmişten kalan bir isimleri var, başka bir şey yok. Sarıyer kalkınamamış bir yerleşim alanı. Buranın insanına lokomotiflik yapacak, öncülük edecek biri gerek. Belediyeyi idare etmek için mutlaka büyük binalar gerekmez. Önce idare edecek o kafanın olması lazım. Belediye başkanı iyi sevk ve idare edebiliyorsa gerisi önemli değil, bina bile gerekmez, onlar aşılacak şeyler. Ama öyle bir ihtiyaç varsa da o sağlanmalıdır. Bir şey ihtiyaç varsa da ben onu alırım. Her kapıyı çalar, kapıların önünde yatar ama alırım. Kimse bana vermem diyemez. Biri vermezse ötekine giderim. Mutlaka bir formülünü bulurum.

4 (2)

“SARIYER’DE SARIYERLİLİK BİLİNCİNİ OLUŞTURACAĞIM”

-Sarıyer’e de böyle bir belediye başkanı lazım ve ihtiyaç, onu da alacak mısınız?

- J-:)))) (Selami Uzun bu soruya uzun bir gülüşle cevap veriyor)

-Sarıyer’de yaşayanların buradan çok göç ettikleri köyü sahiplenmeleri gibi bir durum var, akılları geldikleri yerde kalmış. Siz öncü olup, Sarıyerlilik bilincini oluşturabilir misiniz?

-Ben onun için geldim buraya. Yaparım ben. Sarıyer’de Sarıyerlilik bilincini oluşturacağım. Ama buranın halkı kendine sahip çıkacak birini bekliyor, birlikte hareket edecek bir lider arıyor. Bunun zengini fakiri fark etmez. Herkesin kendini Sarıyerli hissetmesi gerek. Sarıyer halkının önünü aydınlatacak ışık bende var.

-Sarıyer’in kentsel gelişimi konusunda Boğaziçi İmar Kanunu’nun büyük engel olduğu belirtiliyor. Bu konuda yapacak bir şeyiniz var mı?

-Evet, bu kanun gerçekten çok etkili ama ateş gibi bir şey kimse eline almak istemiyor. 1980’den kalma bir kanun. Değiştirmek için belki hükümetlerin bile gücü yetmeyebilir. Çünkü sadece İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi dünyayı ilgilendiren bir bölge burası. Benim bu konuda şu an bir şey söylemem gerçekçi olmaz. Bu yasanın mutlaka değiştirilmesi gerektiği bilincinin kamuoyunda olgunlaşmasını beklememiz gerek.

5 (2)

“SEÇİM ZAMANI VERDİĞİ SÖZÜ SEÇİLDİKTEN SONRA UNUTANLARDAN DEĞİLİM”

-Başkan olursanız önceliğiniz ne olacak?

-Yapacağımız hizmet ve yatırımlar çok ama bunları şimdiden söylemek doğru olmaz. Sarıyer’in öncelikle bir belediye başkanına, ağabeye, hizmetkara, babaya, öndere ihtiyacı var. Sarıyerlinin sorunlarının bir ucundan tutup istediği makama ulaştıracak biri olacak. Seçim zamanı verdiği sözü seçildikten sonra unutan insanlara değil, sahip çıkacak, uzun vadede çözülse bile takip edecek yöneticilere ihtiyaç var. İnsanlar buraya 30-40 yıl önce gelmiş, çocukları büyümüş, iş kurmuş, kök salmış ama hala gecekondularda yaşıyorlar, evlerinin tapusu yok, bu insanların sorununa gerçekçi çözümlerle el atmak lazım. Bu işi bir şekilde çözmek lazım. Sarıyer’in önceliği imardır. Mülkiyet sorunun mutlaka çözüm bulması gerekir. Eğer bu sorunu çözersek, şimdi tapu diye bağıran vatandaş, spor alanları, kültürel etkinlikler yapacağı binalar, parklar, bahçeler isteyecek. ‘Aman benim arsama mülkiyetime çare bul’ diye insanların peşinden koşmayacak. Bir süre öncesine kadar kentsel dönüşüm ve mülkiyeti sağlama konusunda kesin bir karar, kanun, düşünce yoktu ama şimdi var. Bundan sonra istenildiği zaman çözülebilir. Ama vatandaşı arkasına alacak, önde giden biri lazım. Çünkü yara kanıyor, insanların aklında hep bu var, bu yüzden ailelerde, evlerde huzur yok.

-Sivil toplum kuruluşları ve basınla ilişkileriniz nasıl olacak?

-Ben sivil toplumu bilen bir insanım, STK’ların içinden geldim. Yerel basının sorunlarını da biliyorum. Halkın gözü kulağı olan, olayları duyuran, tanıtım yapan basın mensuplarının mutlaka sahiplenilip, desteklenmesi gerekir. Geçmişte ben de gazetecilikle uğraştım, yazarlık yaptım, kitap yazdım. Be nedenle basının öneminin farkındayım. Sarıyer’deki basın mensuplarının da diğer ilçelere göre bir adım önde olduğunu ve ilçenin sorunlarına sahip çıkıp, her şeyi anında halka duyurduklarını görüyorum. Bu benim hoşuma gitti. Başkan olursam bu konuda da üzerime düşeni yapmaktan kaçınmam. insanlar gecekondularda yaşıyor evinin tapusu yok, insanlar gecekondularda yaşıyor evinin tapusu yok,

-Teşekkür eder, başarılar dileriz.