AaÖnsezilerim hiçbir zaman beni yanıltmamıştır, bu yüzden içimden geldiği gibi davranır, içimden geldiği gibi yazar, yüreğim kiminle konuşmam, kimden uzak durmam gerektiğini söylüyorsa ona uyarım.

İçimden bir ses ‘onunla konuşmalısın’ dedi ve  ‘ağabey’ diye hitap edecek kadar yakın gördüğüm Dr. Cengiz Tamer’in telefon numarasını çevirip, ‘müsait bir zamanınızda bir yerde oturup sohbet etmek istiyorum’ dedim, Yeniköy için sözleştik.

Emek Kafe’nin bahçesinden denizdeki kefal balıklarını seyrederken geldi, her zamanki sıcakkanlılığı ve samimiyeti ile gülümsedi, tokalaştık, öpüştük.. Uzun yoldan geliyordu, trafik yormuştu, biraz soluklandı sonra sohbete daldık.

Yaklaşık iki saat konuşmuşuz.. Genelde dinleyen bendim, zaten onu dinlemek için birlikte olmak istemiştim.

Söyledikleri benim için olduğu kadar Sarıyerli için de önemliydi, bu yüzden hepsini beynime kaydettim desem yalan olmaz. Sonra da ‘bunların bir bölümünü yazmak istiyorum, çünkü hem bir dost hem de gazeteci olarak insanların bunları bilmesinde yarar görüyorum’ dedim, kabul etti.

Şimdiye kadar hiç aktif siyasete girmemiş, doktor ve başhekim olarak insanların sağlığı için mücadele etmiş ve kendini insanlara hizmete adamış biri olarak daha neler yapabileceğini, neler yapmak istediğini sordum.

Bunu sorarken de önümüzdeki yerel seçim için kulislerde hep adının dolaştığını, birçok yerde ibrenin kendisine dönük olduğunu hissettiğimden söyleyeceklerini duymak ve ne düşündüğünü öğrenmek istediğimi de belirttim.

İçindekileri tüm açık yürekliliğiyle anlattı..

İstinye Devlet Hastanesi’nde uzun yıllar Başhekimlik yapıp, on iki defa görevinden alındığı halde haksızlığa tahammül edemediği için yasal hakkını kullanarak geri dönen ancak kurumsal değişiklik nedeniyle şu an için sade bir doktor olarak hastalarıyla ilgilenen Dr. Cengiz Tamer, Sarıyer’e, Sarıyerli’ye hizmet vermek için belediye başkanı olmak istediğini tüm samimiyetiyle ifade ederken, bunun önce seçilmekten geçtiğini de vurgulayacak kadar gerçekçiydi.

Dr. Tamer’de aday adayı ya da aday olmak veya ‘adım ortalarda dolaşsın da ben de mutlu olayım’ havası yoktu. Sarıyerli olmanın verdiği aidiyet hissi ve yıllarca Sarıyerli için çalışmanın bilgisini, tecrübesini, birikimlerini, sevgisini ve insan ilişkilerini harmanlayıp, bütünleştirerek bundan sonraki yaşamında belediye başkanı olarak halkın önünde olma düşüncesi hakimdi.

Sarıyer halkının refah seviyesini yükseltecek projeleri yaşama geçirme amacında olduğunu söylerken, hayalperest olmadığını, neyi yapıp neyi yapamayacağını bildiğini de ifade etti. Yapabileceklerini de şuana kadar yapılamayanlardan örnekler verip, nasıl yapılması gerektiğinin yollarını göstererek anlattı.

Yalandan dolandan alavere dalavereden uzak, dik duran, kişisel menfaat peşinde koşmayan, etrafını dalkavukların sarmadığı bir belediye başkanı olma düşüncesini açıklarken, seçim kazanmaktan, seçim kazandıktan sonra o koltuğa oturduğunda sağlam ve güvenilir bir ekiple çalışmak gerektiğinin bilincinde olduğu mesajını verdi.

Şuana kadar siyasetin içinde yer almamış olsa da aslında kendini bugünlere hazırlamış olduğunu her ifadesinde hissettirdi. Parti ayrımı gözetmeden, mevcut tüm partilerin ne kadar benzeştiğini ve liderlerin bazı söylemleri nasıl paylaştıklarını vurguladı.

Temeldeki amacın halka hizmet olduğunu ama bunu yapmak için de halkın eğriyi doğruyu iyi bilip, iyi değerlendirmesi gerektiğini sözlerinin arasına sıkıştırdı.

Halkın nasıl aldatıldığını, oyunun hiç gerçekleşmeyen vaatlerle ne şekilde alındığını ve umutların üzerine nasıl buz gibi sular döküldüğünü üzülerek ifade ederken, heyecanlandığını ve seçilmiş de, işin başına geçip, ‘haydi bismillah’ dediğini görür gibi oldum gözlerinde. “7/24 çalışmaya hazırım” derken öyle hevesli, öyle heyecanlı ve istekliydi ki..

Ve “Birilerinin maşası olacağıma gönüllerin paşası olurum” cümlesi dudakları arasından dökülürken verdiği mesaj öylesine mana doluydu ki anlamak gerek..

O zaman… Evet o zaman Dr. Cengiz Tamer’e iyi bakmak ve içinde kaynayan volkanı görmek gerekir diye düşündüm.

Ben gördüm çünkü..!