Sarıyer’in sevilen simalarından Mustafa Erbaş, 1940 yılında kurulan Sarıyer Spor Kulübü’nün yok oluşunu çaresizlik içinde izlediğini ifade ederek, “içim kan ağlıyor. Çünkü yapabileceğim bir şey yok. Sadece bu oluşumu harekete geçirmek için gayret gösterebilirim.”
Sarıyer Spor Kulübü’nün kurucular arasında yer alan Muzaffer Erbaş’ın oğlu olan Mustafa Erbaş, içini Sarıyer Posta’ya döktü.
Sarıyer’in her koşulda başarılı olmasını gerektiğini dile getiren Erbaş’ın kaleme aldığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Sarıyer Spor Kulübü Divan Başkanı ve Ahmet Derviş Çetin ve Salih Bayraktar’a ilk olarak teşekkür ederim. Aynı zamanda hiçbir zaman unutulmaması gereken ve kulüp içinde her türlü fedarkarlıktan Onursal Başkanımız Saffet Akkoyun, kulüp tarihinde ismi altın harflerle yazılması taraftarıyım. Çünkü görevi aldığında bu sürece kadar, birçok zorluğu sırtladı. ve kulübü kendisi gibi gördüğü emin ellere bıraktı. Umuyorum ki toplumun düşüncesi benimle aynıdır.
Güçlerin üzerinde güç olarak gördüğüm Erdal Aksoy abimiz kulübü sahiplenmeden biraz geç kaldı desem yanlış söylememiş olurum sanırım. Kişilerin şahsi menfaatlerinin her zaman cemiyet menfaatlerinin önüne geçtiğini herkesten daha Erdal abimizin bildiğini umut ediyorum. Öyle de oldu. Erdal Abimizde ekarte edildi. Atatürk’e bile mecliste bu tarz oyunlar oynanmaya kalkılmadı mı? Sonuçta, Mustafa Kemal Atatürk en büyük türk oldu. Nitekim şuan da nu oluşumda Erdal Aksoy, destekli bir idare heyeti oluştu. Olması gereken de buydu. Aksoy Ailesi’nin Sarıyer’in her olayında ön planda olması gerektiğini düşünüyorum.
Aylarca çeşitli sebeplerden yapılmayan kongre, “şampiyonluk” parolası ile sonuçlandı. Şu anda ki kadro şampiyonluktan uzak bir kadro görünümünde. Umuyorum çok daha güçlü bir kadro oluşturulur. Güçlü bir idare heyetinin bir üst ligin kadrosunu oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Herkesten daha tecrübeli, deneyimli olan Erdal Aksoy’un ileriyi çok daha iyi görebileceğini düşünüyor ve güven duyuyorum.
Bazı gerçekleri de hatırlatmak istiyorum. Türkiye çapında tesis bakımından en eksik kulüp olduğumuzu hatırlatmak isterim. Her kulüp bizden çok ileri bir konumda. Orhan Keçeli Tesisleri, nasıl oluyor da kulübe ait olmuyor! Burası kulübün olmalı. Ve kulübün geleceği açısından bir kompleks geliştirilmeli. Şuandaki idare heyetinin düşünülenlerden daha gelişmiş, planlanmış düşüncelerin olduğuna inanıyorum. İdare heyetinin kulübü ayakları üzerinde durabilecek, güçlü bir hale getirebilecek güce sahip olduğuna inanmaktayım.
Zekeriyaköy’deki sahanın bulunduğu arazinin ön tarafı dahil, sahanın arkasındaki onlarca dönüm arazinin kulübe ayrıldığı dönemin kurucu Sarıyer Belediye Başkanı Ali Sandıkçı zamanının da söylenmişti. Ne oldu da arazi yok oldu? Belediye kanalı ile bir şeyler yapılacaksa belediye meclisindeki tüm partilerin ve belediye başkanımızın desteği ile çok şeyler yapılabilinir. Daha münasip bir arazi kulübe tahsis edilebilir. Sarıyer’in taşı toprağı altın desem, yalan söylememiş olurum. Arazi olduktan sonra kulüp adına siteler bile yapılabilir. Ben idare heyetine inandığım için mi fazla şeyler istiyorum acaba ? Şunu da hatırlatmak isterim. Salih Bayraktar, stadı ve tesisleri kulüp malı yapacağım sözü vermişti. Bu gerçekleşsin Salih başkan. Bu gücün sizde var olduğuna inanıyorum.
Başta başkan olmak üzere tüm idare heyetine başarılar diliyorum.
PAROLA - ŞAMPİYONLUK
HEDEF HER SENE BİR ÜST LİG.
Yazımı çok önceden yazmıştım. Lig maçlarımızı seyrettikten sonra görüşümü beyan ederek yayınlarım dedim ve bekledim. Erdal Aksoy, Salih Bayraktar destekli inandığım ve inanılan idare heyetinin çok yetersiz bir kadro oluşturduğunu görünce sukütu hayale uğradım. Geçtiğimiz sezon kadroda bulunan hiçbir şekilde güven vermeyen bir kaleci lige başlamak hatanın en büyüğü idi. Bu ligleri tanıyan Şeref Ayer hocamızdan hiç görüş alınmadı m ? Transfer edilen futbolcuların çoğunun şampiyonluğa oynayacak olan bir takımın kadrosunda bulunmaması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Başarılar dileğimle…