
Yakın bir zaman kadar Sarıyer’in sekiz köyünden biriyken, artık ilçenin bir mahallesi olan Garipçe özellikle İstanbul’a yakın yerlerde yaşayanlara günübirlik tatil yapma imkanı veriyor.

Halkının büyük bir bölümünü Karadeniz Bölgesi’nden göç eden balıkçılar oluşturduğu ve halen geçimlerini balıkçılıkla sağladığı için bu yönüyle bir Karadeniz köyünden farksız olan Garipçe, restaurantlarıyla da ilgi çekiyor. Balık yemek ya da kahvaltı yapmak için Garipçe’ye gidenler, kalabalık şehrin gürültüsünden ve kargaşasından uzak kalma şansını yakalıyorlar. Oksijeni bol temiz deniz havasını solumak, güzel bir manzara seyretmek, tarihi yerleri görmek, şirin restoranlarda balık yemek için Garipçe Köyü en ideal yer olarak görülüyor. Garipçe’ye gidenler sadece yemek ihtiyacını gidermiyor, Bizans ve Osmanlı dönemine ait Garipçe Kalesi ve Gözetleme Kulesi’ni de geziyorlar.

Osmanlı Padişahı III. Mustafa tarafından, Macar asıllı Fransız mimar Baron François de Tott’a yaptırılan Garipçe Kalesi şu an harabe bir görüntüye sahip olsa muhteşem bir boğaz manzarasına sahip. Garipçe Burnu’ndaki Garipçe Kalesi’nin Anadolu Yakası Poyrazköy Burnu’nda da bir ikizi de bulunuyor. Kaleye çıkanlar hem piknik yapıp hem de doyumsuz bir manzaranın keyfine varabiliyorlar. 3. Boğaz köprüsünün yapımıyla bu manzaraya bir de yenisi daha eklenmiş olacak.
GÖZETLEME KULESİNDEN MANZARA FOTOĞRAFLARI ÇEKİLEBİLİYOR

Not: Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyük boyutlarda görebilirsiniz