F“KÖYÜNÜZÜ DEĞİL SARIYER'İ DÜŞÜNÜN”

Darüşşfaka Mahallesi Muhtarlığı’nın yanısıra Sarıyer Muhtarlar Derneği Başkanlığı’nı da yürüttüğü için arkadaşları arasında ‘muhtarların muhtarı’ diye anılan emekli gazeteci Hüseyin Sarıuçak, Türkiye’nin değişik bölgelerinden Sarıyer’e göç edenlerin akıllarının hep geldiği yörelerde kaldığını ve şu an yaşadıkları yerle bütünleşemediklerini belirtip, “İnsanlar köy dernekleri kurup, köyleri için bir şeyler yapmaya çalışıyor, Sarıyer’ı düşünen yok” dedi.

Geldiği noktada yıllar önce siyasete atılmamış olmaktan pişmanlık duyan Hüseyin Sarıuçak, Sarıyer Posta Haber Müdürü Tuncay Dağlı’nın sorularını cevaplarken, Sarıyerlilerin gelecek için nasıl bir yol izlemesi konusundaki düşüncelerini de ifade etti.D

-Sarıyer’i insan yapısı, kültür ve sosyal yönüyle değerlendirir misiniz?

“SARIYER KENDİNİ YENİLEYEMİYOR”

-Sarıyer için nüfusu gün geçtikçe artsa da kendini yenileyemeyen ve dışa açılamayan tipik bir Karadeniz kenti diye düşünüyorum. Belki bunda coğrafi konumunun da olumsuz etkisi vardır. Çünkü Sarıyer'e tek bir yolla ulaşım sağlanabiliyor. İstanbul sınırlarının en uç noktasında ve buraya gelen insanlar aynı yoldan geri dönmek zorundalar.

İnsanları kendini hiçbir zaman bir üst seviyeye yükseltemiyor, yenilemiyor, dışarıdan gelenleri de kolay kabul eder bir yapısı yok, ‘Biz bize yeteriz’ diyorlar. Esnafı da kendini yenilemiyor, binalarımızı restore edelim, yenileyelim gibi bir uğraşıları yok. Tabi bunda Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün getirdiği bir takım engeller de var.

Ayrıca bir trafik polisinin bile bulunmadığı bir ilçe. 400 bin nüfuslu, Anadolu’nun birçok ilinden kalabalık olmasına rağmen çarşısında dolaş, ana caddede yürü, Maslak’a kadar bir tane bile trafik polisi yok. Yalnızca Başbakan ve Cumhurbaşkanı gelip geçerken yollarda trafik polisi görme imkanı var, onun dışında yok. Haftasonları piknik için gelen insanların ulaşımları gerçekten zulüm oluyor.

“SARIYER’İN ÇOK SORUNU VAR”

-Sarıyer'in size göre ne gibi sorunları var?

-Mülkiyet sorunu, trafik, yerleşim, gecekondu sorunu var. Belediye hizmet binası yok, kültür merkezi yok, tiyatrosu, sineması yok. Birçok anlamda geri kalmış, ilgisizlik içerisinde varlığını sürdüren bir ilçe.

Ayrıca siyasetçiler de vaatlerde bulunup, yerine getirmiyor. Bu vaatlerin karşılığında da sadece siyasi rant sağlama düşüncesi var.J


 -Bir gazeteci olarak bu tür olaylara hangi gözle bakıyorsunuz?

-İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Sarıyer Başbakanlık ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile İlçe Belediye Başkanlığı’nı  AK Parti olarak aynı dönemde yaşayan bir ilçe. ANAVATAN dönemini de gördü. Şimdi de CHP’li Şükrü Genç dönemini yaşıyoruz. Belediye Başkanlığı binası ile nikah salonu ve kültür merkezi yapımı için ilk defa adım atıldı. Bunlar çok önemli. Sarıyer'e metro geldi, ama metronun gelmesi Sarıyer’in ulaşım sorununa tam çözüm getirmedi.! Karayolu tünelinin açılması Kilyos ve Zekariyaköy yönüne gidecek vatandaşlarımız için iyi oldu ama Sarıyer merkez tıkandı. Oraya bir çözüm bulunamadı. Bir de hastane yapımı için yıllardan beri ilk defa çalışmalar başlatıldı.

 “KÖYLERİ İÇİN YAPTIKLARINI SARIYER İÇİN YAPMIYORLAR”

 -Sarıyer halkının Sarıyer'e sahip çıkmaması gibi bir durum mu söz konusu?

-Sarıyer'de Karadenizli ve Sivaslı ağırlıklı dernekler var. İnsanlar bu dernekler aracılığıyla geldikleri köyleri için yaptıklarını, Sarıyer için yapsalar, ilçe çok daha farklı noktalara gelirdi. Sarıyer'de günlük yaşıyorlar. Sosyal faaliyetlerini, kendi yörelerine ait köy dernekleriyle yapıyor, daha çok oralara yatırım yapıyorlar.

Dernekleşme, sosyalleşme güzel bir olay, bunun örnekleri çok yerde var ama Sarıyer'de bu çok belirgin. Sarıyer Kültür ve Turizm Derneği yeni kuruldu ama daha hiçbir faaliyetlerini göremedik. Sarıyer Spor Kulübü var, herkesi kucaklayan bir kulüptür am maçlarında seyirci yok. Kulübe sahip çıkan yok. Bayan voleybol takmı şampiyon oldu birinci lige çıktı, bu çok önemli bir olaydır, fakat daha önemlisi bunu yaşatmak, sürdürmek gerekir.

Deniz ulaşımı da çok zor. Vatandaş Sarıyer'den Eminönü'ne gitmek istiyorsa kara yolundan iki buçuk üç saati göze alacak, oysa deniz yoluyla bir saatte gitme imkanı var.C

 -Sarıyer'de siyaset yapanların halka yaklaşımındaki samimiyetine bakışınız nasıl?

-Vaatlerde kalıyor diye düşünüyorum. Kişisel istekler oluyor, ‘Sarıyer için şunu yapalım’ diyenler yok. Herkes kendi sokağı şöyle olsun, kendi mahallesi böyle olsun istiyor. ‘Sarıyer için de şöyle yapalım’ diyen yok.

 -Bu konuda halka ne önerirsiniz?

-Sarıyer halkı çok daha dikkatli olmalı. Sarıyer için ne yapılabilmeli, Sarıyer'in yol haritası nedir onu çizmeli ve ne yapılabilmeli onu düşünmelidir. Kendi köy dernekleriyle uğraşacaklarına, lütfen Sarıyer için uğraşsınlar, ben bunu istiyorum.

 “KEŞKE DAHA ÖNCE SİYASETE ATILSAYDIM”

 -Kaç yıldan beri muhtarlık yapıyorsunuz?

-2002 yılından beri Darüşşafaka mauhtarıyım.. Muhtarlar Derneği Başkanı olarak da iki dönemden beri görevdeyim. Bu arada İstanbul Muhtarlar Federasyonu’nda Genel Başkan Yardımcılığı’nı sürdürmekteyim.

 -Gazetecilikten sonra muhtarlık yapmak insan ilişkilerinde size nasıl bir tecrübe kazandırdı?

-Gazetecilik bana çok şey öğretti. Muhtarlık görevini yaptığım zaman 'ah keşke gazeteciliğim zamanında siyasete girseymişim' diye arkama bakıyorum. Yani yıllarım boşa geçmiş diye düşünüyorum. Çok şeyler yapabilirdim diye düşünüyorum.

 -Bilgi birikiminiz, tecrübeniz, yetenekleriniz sizi siyasette daha aktif  hale getirdi diyebiliriz miyiz?

-Kesinlikle.. Kesinlikle siyaset içinde olmam gerektiğini ve bu konuda çok faydalı şeyler yapabileceğimi çok geç anladım.

 -Bundan sonra düşünmez misiniz?G

-Bilemiyorum, daha önce birkaç teklif geldi. Meclis üyeliği olsun, bahçeköy belediye başkanlığı adaylığı gibi ama teveccüh gösterdiler, şu an için de birşey konuşmak erken. Ama hizmete yönelik her türlü iş yaparım. Parti ayrımı yapmam.

 -Size göre muhtarlığın püf noktası nedir ?

-Öncelikle halkla yüzyüze olmak, devamlı halkın içinde yer almak gerekir..

 -Siyasetçiler gibi mi?

-Öyle ama bizim siyasetçilerden farklı bir yanımız var. Siyasetçiler o gün görünür, ertesi gün yoktur ama muhtarlar her gün halkla beraberdir, fark bu.A

 “MAHALLEME ÇOK HİZMET GETİRDİM”

 -Muhtarlık yaptığınız sürece mahallenize neler kazandırdınız?

Mahallemiz kurulduğunda ulaşım sorunumuz çok büyüktü, kaldırımlarımız, otobüs duraklarımız, sağlık ocağımız, sokakların merdivenleri, korkuluklar, park yoktu, halkın biraraya geleceği,  birleşme ruhunu geliştirecek, insanların oturacağı bir mekan yoktu, çocuk parkları yoktu, bunları kazandırdık..

Sosyal birçok aktiviteler yaptık. Halk Eğitim Merkezi ve belediyeyle birlikte ortak çalışarak İngilizce, bilgisayar ve resim kursları açtık, sertifika verdik, iş hayatına kazandırdığımız insanlar oldu. İstanbul’un birçok mahallesinde sağlık ocağı yokken, benim mahallemde sağlık ocağı açılması büyük bir keyifti.

İmza toplayıp, İBB’ye vererek metronun yaklaşık 3 yıl daha erken gelmesini sağladık. 4. Levet metro istasyonu ile mahallemiz arasında çok az otobüs seferlerimiz vardı, şimdi mesai saatleri içinde her on beş, yirmi dakikada bir otobüs geçiyor. Ancak hala Darüşşfaka metro istasyonuna ulaşım sağlama konusunda sorun yaşıyoruz. Eğer onu da çözersek sorunsuz bir mahallemiz olacak.

“ESKİ MUHTARLARIN KOŞULLARI DAHA İYİYDİ”

 -Muhtarların çalışma koşullarından memnun musunuz?L

-Muhtarların daha önceki dönemlerde çok iyi büroları vardı. İşlerin yoğun olduğu muhtarlıklarda iki üç sekreterin çalıştığı muhtarlıklar vardı. İyi bir gelir elde ediliyordu. Ama MERNİS Projesi'nin devreye girmesiyle muhtarlıklar sadece iletişim noktaları oldu. Vatandaşın talep ve isteklerinin bildirildiği, devlet daireleri ve belediyeler ile ilgili sıkıntıları olduğunda cevap verilecek noktalar oldu.

Muhtarlar evrak satan, ikametgah belgesi verilerek, nüfus cüzdanı vererek, bunu satan kişi olmaktan kurtuldular. Gelir açısından 420 bin liralık bir maaşımız var. Bunlar BAĞKUR primlerine, SSK primlerine bile yetmiyor. Bu anlamda muhtarlıklar artık fahri bir görev yapan, ticaret amacı gütmeyen, sosyal amacı kuvvetli, özverili çalışacakları bir nokta haline geldi.

 - Yıllardan beri yoğun ve aktif çalışma son zamanlarda sizi sağlığınızdan etti sanırım...K

-Maalesef öyle oldu.. Ama ben kişilik olarak koşturan ve devamlı ayakta durmayı seven biriyim. Yıllarca eski Tercüman ve Günaydın gazetelerinde spor, parlemento ve polis muhabirliği yaptım, Sürekli Basın Kartı aldım, Gazeteciler Sitesi’nin kurulmasına katkıda bulundum ve burada yaşamaya başladım. Çok koşturdum, halen de koşturuyorum ama bir geçen zaman ve yaş ilerleyince vücut yıprandı. Yakın bir zaman önce kalp ameliyatı geçirdim, kalbime yapılan pil takviyesiyle yaşamıma devam ediyorum. Ama daha yapacak çok şey olduğuna inanıyor ve bu inançla hayat maratonuna devam ediyorum..

 -Muhtarlığı bırakmayı düşünüyor musunuz?

-Muhtarlığı bırakmayı düşünmüyorum. Samimiyetle söylemek gerekirse, insanlarla ilgilenmeyi, insanların sıkıntılarına, sorunlarına yardımcı olmayı, onlarla birlikte olmayı seviyorum. Benim kahvehane kültürüm de yok. Muhtarlığı bırakıp da kahvelerde zaman geçirecek arzum da yok. Ama mahalle halkım artık yeter derse tabi ki bırakırım..M

 -Allah’tan size uzun ömür ve sağlık vermesini diler, görevinizi sürdürmenizi temenni ederim.

-Teşekkür ederim..

NOT: Bu röportaj yapıldıktan sonra Sarıyer Muhtarlar Derneği Olağan Kongresi gerçekleştirildi ve Hüseyin Sarıuçak'la beraber muhtar arkadaşları Şakir Şahin, Turan Öztürk, Ahmet Çınar, Osman Karaçam, Ali Haydar Arslan, Halil Özkaya, Engin Cevahir ve Ayhan Yılmaz yönetim kuruluna seçildi. Yönetim kurulu tarafından yapılacak görev dağılımında Hüseyin Sarıuçak'ın yeniden dernek başkanlığına getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor.