CHP Sarıyer Belediye Meclis Üyesi Aday Adayı Naci Günday, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Levent Pehlivanoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığı “Sarıyerlilik bilinci çünkü…” başlıklı yazısına ithafen, yerel seçimlerde aday gösterilecek isimlerin belirlenmesine yönelik bir yazı kaleme aldı.

Günday’ın yazısının tam metni şu şekilde:

Levent PEHLİVANOĞLU

Sarıyer Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Pehlivanoğlu, izleyen satırlarda okuyacağınız bu yazı, halen gazetenizde yayımı süren “Sarıyerlilik bilinci çünkü…” başlıklı yazınızda ifade ettiğiniz “…Temiz toplum için saygın siyasetçi ve temiz insanlar gerekir. Dürüst mücadele donanım ile yapılır” Önerme ve temenninizden yola çıkılarak kaleme alınmıştır.

CHP’nin Sarıyer’de Belediye Meclis Üyeliği için başvuran doksan sekiz aday adayından birisiyim. Partimizin söz konusu aday adaylar arasından hangi yöntem ile seçim yapacağından bilgim yoktur.  Öte yandan, Partimin aday adayları arasından ÖNSEÇİM ile bir eleme yapmasını baştan itibaren savunan grubun ve bu amaçla toplanan imzaların Ankara, Genel Merkeze bizzat ileten ekibin de içindeydim. Bu talebimizin genel merkezce kabul görüp görmeyeceğini de ilerleyen zamanda hep birlikte göreceğiz.

Aday gösterilip gösterilmeyeceğime, aday gösterilsem de seçilip seçilemeyeceğime de pek takılmadan çocukluğumdan bu yana yaşadığım kent olan İstanbul ve Sarıyer’e ilişkin düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Tıpkı ilgili yazınızda altını çizdiğiniz gibi; “…Adaylığı beklemeye gerek yok, aday adayı iken bu yönde yoğun şekilde çalışmalı insanlar. Hâlbuki önemli olan geniş kitlelere yoğun biçimde ulaşmak, gücü örgüt ve partinin dışında iletişim kanalları ve halktan almaktır.” Dediğiniz gibi yapıyor ve düşüncelerimi siz ve gazeteniz aracılığı ile Sarıyerli insanlara iletmeye çalışıyorum. Gerisi size kalmış.

A-SARIYER VE KENT KÜLTÜRÜ:

1-Sarıyer bir cazibe merkezidir. Denizi, ormanı ve havası ile nüfusu 20 milyona varan İstanbul’un en gözde yerleşkesidir.

2-Bu özelliğinden ötürü hem kalıcı ve hem de geçici olarak sürekli göç almaktadır.

3-Söz konusu göçler Sarıyer doğasını ve kültürel olarak da sosyolojisini yıpratmaktadır.

4-İstanbul’un her ilçesinde olduğu gibi Sarıyer’de de “hemşeri” dernekleri gereğinden fazla etkinlerdir.

5-Bu özellik geçmiş ve mevcut yerel yönetimlerce desteklendiği için de bir “Sarıyer” ortak paydası ya da Sarıyer kentine özgü bir “kent kültürü” oluşamamaktadır.

6-Sarıyer’de insanların sosyalleşeceği bir “Kent Meydanı”ndan söz edemiyoruz.

Yukarıda sıralanan gerekçeler çözüme kavuşturulabilecek engellerdir. Beş yıllık bir yerel yönetim süreci çözümlerin toplumla buluşturulması ve kalıcı hale getirebilmek için yeterli bir süreçtir. Bunları başarabiliriz.

B-SARIYER VE BİLİM KENTİ:

1-İlçemizde altı üniversite (yerleşke / fakülte) bulunmaktadır. Bu üniversitelerin bilim güçlerini tasarımını yapacağımız 21. yüzyıl Sarıyer’i için seferber edebiliriz. Kentimizin gelecek on yılında, yirmi yılında insanı, doğası ve havası ile ne tür bir hal alacağının kestirimlerini bilimsel veri olarak hazırlatabilir bu veriler ışığında yönetsel sürecimizi oluşturabiliriz.

2-İlçemizin bereketli topraklarının analizini yaptırabilir bu yöreye özgü ve sadece bu yörede üretilebilecek ürünler yetiştirebilir ve markalaştırabiliriz.

3-Gümüşdere köyü üreticilerini bu bilinç etrafında örgütleyip bilimsel üretime geçişlerini yerel yönetim olarak destekleyebiliriz.

4-Balıkçılığımızı el yordamı/babadan kalma yöntemler yerine bilimin desteğini alarak daha verimli ve çağdaş hale getirebiliriz.

5-Üniversiteleri, kentli ile iç içe getirecek, kampüslerine sıkışmış bilim merkezlerini otuz sekiz mahallelimizle buluşturup “yaşamın içinde bilim” düsturu içerisinde ilçemizde yaşayan herkesin yararlanabileceği bir bilim üretim kentine dönüştürebiliriz.

C-SARIYER VE GÜNDELİK YAŞAM:

1- Her yıl özellikle Nisan ayından Ekim ayına kadar İstanbul’da yaşayanların büyük bir kesimi, denizine girmek ve oltasını boğazın sularına salmak, ormanında piknik yapmak, temiz havasını solumak için İlçemizi ziyaret eder. Genellikle de bu ziyaretlerin sonrasında da Sarıyer’imiz doğası yara alır. Doğamızın korunması ve o ziyaret sonrasında geride kalan burada yaşayanlar olarak bizlerin yaşamlarının korunması için bir SARIYER KENT YASASININ oluşturulması ve uygulanırlılığının da sağlanmasını başarmamız gerekir.

2- Minibüs trafiğinin 21. yüzyıl ulaşım modeli çerçevesince revize edilmeli ve yeni baştan düzenlenmesini başarmamız gerekir

3- Deniz ulaşımının yaygınlaştırılmasının yasal altyapısını oluşturmak için tüm Sarıyerlilerin desteğine başvurmayı başarmamız gerekir.

4- İftar yemeği vermek, aşure dağıtmak, paskalya şenliği düzenlemek vb. gibi inanç temelli etkinlikleri yerel yönetim faaliyet alanı dışına çıkartmak. Bu tür etkinlikler mensubiyeti bulunan insanlarca yapılmalı. Sarıyerlilerden toplanan vergiler Sarıyerlilerin temel ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmalıdır. Hâlihazırda Anayasamızda Cumhuriyetimin telem nitelikleri arasında LAİK’lik en başta sayıla gelen niteliktir. Yerel Yönetimler SEKÜLER yönetim süreçlerini izlemeleri anayasal bir zorunluluktur.

D-CHP VE ÇBS

CHP, Monarşiyi kaldırıp yerine Laik Cumhuriyeti kuran bir “siyasi hareket”tir. Siyasi çizgisi, programı ve tüzüğü vardır. Jön Türklerden, İttihat Terakki geleneğinden ve Ulusal Kurtuluş Savaşının deneyimini siyasal birikim olarak kendi hafızasında taşır.

CHP mensubu olan sıradan bir partili ya da seçilmiş herhangi kademesindeki yöneticisi bunun idrakindedir. İdrakinde olmalıdır. Bu miras; yeryüzündeki diğer Müslüman ülke yönetimlerinden bizi ayıran temel argümanların başında gelmektedir. CHP ve tabii ki MUSTAFA KEMAL, Cumhuriyetin ilk on yılında mucizeler yaratmıştır. 1919’da çökmüş ve bileşenlerinden ayrılmış bir “Çiftçi İmparatorluğu”ndan arta kalan yorgun, yılgın, bezgin, çaresiz, umutsuz, hareketsiz, idealsiz bir köylü halktan, on yılda “muasır medeniyetler seviyesinde” bir toplum yaratmayı öngörmüş ve bir “Ulus Devlet” yaratmayı başarmıştır.

CHP mirası “Anadolu Aydınlanması”nın yegâne meşalesidir. CHP mirasındaki bu “ahlaksal vicdanı” yok sayarak CHP’de siyasetçi olarak yer alamazsınız. Mustafa Kemal ve arkadaşları bizlere “aydınlanmacı bir karakter” miras bırakmışlardır.

Tipik bir sağcı gibi davranamayız, “siyaset üstüyüz” diyemeyiz. Biz ÇBS (çizgisi belirsiz siyasetçi) olamayız. Biz Laik’iz, Kamucuyuz, Bilimden yanayız ve doğal olarak AYDINLANMACIYIZ. Mustafa Kemal’in CHP’sinin tanımı budur. CHP yaklaşık on yıldır yerel yönetimde iktidardadır. Bana göre Sarıyer’in olması gereken yer burası değildir.

Sahildeki kaldırıma korkuluk dikmeyi bile İBB’nin rızasına bırakmamalıydık. Balıkçımızı korumak, hem İstanbul halkının ve hem de Sarıyer tüketicisini sağlıklı balık tüketmesi için on yılda bir çözümümüz olmalıydı.

CHP Belediye Başkan Aday adayları (Şükrü Genç, Süreyya Cinik, Cengiz Çelebi) üzülerek söylemem gerekirse heyecan yaratmamışlardır. Kamuoyuna sunumlarında ışıltılı bir yönetsel süreç tasarımı sunamamışlardır. Söz gelimi; 100 günde neler yapacaksınız diye sorulduğunda maddeler halinde bir döküm, bir uzgörür vizyonunu dile getirememişlerdir. Bu nedenle Belediye Meclisi donanımlı üyeler ile desteklenmelidir.

CHP vizyonerliği bilimsel yaklaşımı ve ahlaksal çözümler içerir. Mazerete sığınmak, başkasını eleştirmek, yenim dardı, yerim dardı türünde gerekçelere sığınmayı kabul etmez. Mustafa Kemal’in mirasçısı iseniz; bir hareket planınız, kamu yararını öngören bir projeniz mutlaka vardır… Olmalıdır.

E-SONUÇ OLARAK:

Doksan sekiz aday adayından biriyim. Bu kentte geçti yaşamım. Tarabya’daki tepedeki sahada yıllarım geçti. Yazları Palet’in önünde denizine girdim. Çayırlıklarında uçurtma da uçurdum, misinamı da saldım denize Piyasa caddesinde. Sokak kedisinin başını da sevdim, Kireçburnu’nda köpek de ısırdı bacağımdan…

Rotası değişmiş göçmen kuşlarını da izledim dürbünümle, ormanında koşular da yaptım sabahın seherinde. Börekçisinde çay-börek, meyhanesinde rakı-balık da tükettim. Bu kenti (Sarıyer’i) günahı ve sevabıyla yaşadım… yaşıyorum da…

Kuzeyin bu güzel kapısını artık yabancı eller çalmasın… Yağmalamasın… Ormanını, denizini, havasını, suyunu, caddesini, sokağını, kedisini, köpeğini velhasıl Sarıyer yaşamını, Sarıyerlilerin yaşamını artık kimse har vurup harman savurmasın istedim.

İŞTE BU NEDENLE ADAY ADAYIYIM…

Mini Biyografya; Naci GÜNDAY, 1960 doğumlu. Yeni Levent Ortaokulu ve Yeni Levent Lisesi Mezunu. Üniversite; Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (İşletme Bölümü),  Yüksek Lisans: İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü (Yönetim ve organizasyon Ana Bilim Dalı), 35 yıldır aktif iş yaşamı (Üst Düzey yönetici)

Saygılarımla,

İLETİŞİM BİLGİLERİM;

Naci GÜNDAY

GSM: 0532 614 0 600

Eposta: [email protected]