Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Adana’da yaşanan polis şiddetini destekleyen tartışmalı açıklamaları üzerine çarpıcı bir açıklamada bulundu.

“Savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın” diyen bir peygamberin ümmetiyiz diyen Davutoğlu, Bahçeli’ye “Demokratik hukuk devletinde yaptırım polis tarafından değil, yargı tarafından uygulanır” hatırlatmasında bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün bir sınavda olduğunu ifade eden Davutoğlu, sosyal medya hesaplarından yayımladığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: Geçtiğimiz Pazar günü Adana’dan, ülkemizin her bir yanına yayılan görüntüler, kamu vicdanında derin yaralar açtı. Sokak ortasında coplanan çocuklar, kadınlar, yükselen feryatlar ve 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan bir tablo. Hatırlayacaksınız hemen tepki vermiş, hem bu olayları şiddetle kınamış hem de sorumlular hakkında derhal soruşturma açılması çağrısında bulunmuştuk. Bizim açıklamamızdan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da orantısız güç kullanıldığını kabul etti ve soruşturma başlayacağı vaadinde bulundu. Dün de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik bu olayları kınadı ve yine “Gereken yapılacak, soruşturma açılacak” dedi.

HEM HUKUK DEVLETİNE, HEM MANEVİ DEĞERLERİMİZE AYKIRI

Ancak bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bütün toplumun gözünün içine baka baka hem bu olayları doğru ve meşru gördüğünü ifade etti hem de şerefli Türk polisinin yaptırım uygulayarak doğru yaptığını ifade etti.

Sayın Bahçeli, size hatırlatmak isterim. Demokratik hukuk devletinde yaptırım, şerefli Türk yargısı tarafından uygulanır. Şerefli Türk polisi, ortada bir suç varsa dahi suçluyu alır ve yargıya teslim eder. Bu en temel demokratik hukuk ilkesidir. Eğer milli ve manevi değerler açısından diyorsanız, biz “savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın” diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Yani ortaya çıkan tablo, muhataplarının görüşleri ne olursa olsun hem demokratik hukuk devletine hem toplumumuzun derin tarihi arka plana dayanan manevi değerlerine aykırıdır.

EĞER ŞEREFLİ TÜRK POLİSİNİN HUKUKUNU KORUYACAKSANIZ...

Furkan Vakfı yetkilileri vaktinde bizim aleyhimize de ağır ithamlarda, eleştirilerde bulundular. Bugün onların hukukunu savunurken sadece onların değil, benzer argümanlarla ileride baskı altına alınması muhtemel insanların da hukukunu koruyoruz. Orada coplanan her kadın, orada feryadı duyulan her çocuk, bizim kadınımız, bizim çocuğumuz ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eğer şerefli Türk polisinin hukukunu koruyacak iseniz, her şeyden önce İçişleri Bakanı’nın yayınladığı yönetmelikle polislerimizin, emniyet görevlilerimizin 3-4 yılda bir yer değiştirmesini öngören yönetmeliğe karşı çıkardınız.

SOYLU DEVLETE SADIK İSE MAFYADAN MAAŞ ALAN MİLLETVEKİLİNİ AÇIKLAMALI

Evet Türk polisi demokratik hukuk devleti kurallarına uyan şerefli emniyet görevlileridir. Bu tablodan onları tenzih ederiz. Aynı gün, İçişleri Bakanı Soylu, Hakkari’de 52.5 kg patlayıcının bir polis memurunun aracında bulunduğunu da açıkladı. Kim olursa olsun, hangi görevde bulunursa bulunsun, bulunduğu makam ve görevin yetkileri dışında yetki kullanamaz. Bizim devlet anlayışımız da budur, demokratik hukuk devleti anlayışımız da budur. Ayrıca öve öve yere göğe sığdıramadığınız İçişleri Bakanı hukuka, devlete sadık ise ve devlet ahlakının gereğini yapacak idiyse, önce bildiğini söylediği, mafyadan, suç örgütlerinden maaş alan milletvekillerinin adını açıklamalıdır.

BUGÜN ERDOĞAN DA, SOYLU DA BİR SINAVDADIR

Bugün İçişleri Bakanı da bir sınavdadır. Sayın Erdoğan da bir sınavdadır. Acaba İçişleri Bakanı kabul ettiği orantısız güç kullanımının gereğini yapıp soruşturma mı açacak, yoksa arkama Bahçeli’yi aldım diyerek pervasızca hukuk dışı eylemleri teşvik etmeye devam mı edecek? Sayın Erdoğan ise daha büyük bir sınavdadır, her gün başörtüsü istismarı yaparak, her gün geniş kitlelere 28 Şubat üzerinden tehditler savurarak iktidarını koruma çabası, artık son noktasına gelmiştir. Sayın Bahçeli’ye son bir sözüm de budur; Din tacirlerinden bahsetmişsiniz, gerçek din tacirliği, her gün başörtüsü savunusu yapıp coplanan başörtülü kadınlar karşısında sessiz kalmaktır.

PERŞEMBE GÜNÜ KAMUOYUNA AÇIKLAMA VE ÇAĞRIDA BULUNACAĞIM

2 gün daha bekleyeceğim, ve Sayın Erdoğan 2 gündür sessiz. Eğer başka bir ülkede bu yaşanmış olsaydı ya da muhalefetten bir belediyenin zabıta memuru herhangi bir başörtülüye herhangi bir söz söylemiş olsaydı herhalde yeri göğü inletirdi. Sayın Erdoğan, sizden Sayın Bahçeli ile aynı minvalde düşünüp düşünmediğiniz konusunda net bir açıklama bekliyoruz. Bu tablo doğru mudur? Bu tablo meşru mudur? Bu tablo sizin içinize sindi mi? Yarınki grup toplantınızı sadece bu perspektifle dinleyeceğim ve ona göre Perşembe günü kamuoyumuza önemli açıklamalarda ve çağrılarda bulunacağım.

SARIYER POSTA