Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Erdem, değişik çevreler tarafından hakkında ortaya atılan “ortağı olduğu şirket aracılığıyla belediyeye 800 bin liralık aşure sattı ancak bütçe yetersizliği nedeniyle parasını alamadı” iddiasının gerçek dışı olduğunu söyledi.

Erdem, “Ben bu tür söylentilere sadece gülerim. Önümüzde bir seçim olduğundan dolayı bazı çevreler tarafından beni ve belediyemizi yıpratmak amacıyla kasıtlı olarak uydurulmuş, ispatı mümkün olmayan bir dedikodudur. Böyle bir şeyin yaşandığını söyleyenler iddiasını ispatlasın, yalnızca görevimi değil İstanbul’u terk ederim” dedi.

Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Erdem, Sarıyer Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Levent Pehlivanoğlu’nun, kendisi hakkında ortaya atılan iddiayla ilgili sorularını şu şekilde yanıtladı;

“Eskiden ortağı olduğum firmayla hiçbir bağım yok”

-Hakkınızda ileri sürülen “belediyeye 800 bin liralık aşure sattı” iddiasına açıklık getirir misiniz. Bu olayın aslı nedir?

Öncelikle belirtmek isterim ki bu iddia tamaman asılsız ve hayal ürünüdür. Bunu yayanların beklentisi nedir bilemiyorum ama beni ve belediyemizi yıpratma amacı taşıdığı açıkça görülüyor. Kamuoyunu aydınlatma adına olayı en başından anlatmak istiyorum;

Sarıyer Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkan Yardımcısı olmadan önce ortağı bulunduğum bir yemekçilik firması vardı. Bu firma, ben Sarıyer Belediyesi’nde görev almadan önce birkaç kez yemek ihalesini almıştı. Bu, başkalarının hakkı olduğu gibi doğal olarak bizim de hakkımızdı tabiki. Bu arada belediye başkan yardımcısı olduğum günlerde de bazı medya kuruluşları “belediyeden yemek ihalesi alan İsmail Erdem işin başına geldi” diye yazmışlardı. Oysaki benim mesleğim yemekçilik falan değil. Ben mali müşavirim. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle müşavirlik büroma ortağımın eşi yemekçilik işiyle uğraşıyordu. Çok güzel restaurantlar kuran, işi iyi bilen biridir. Ancak ticaretten pek fazla anlamadığı için sürekli zarar ediyordu. Bu yüzden eşinin teklifiyle arkadaşlarımla birlikte firmaya ortak oldum. Keşke olmasaydım. Çünkü borcumuz birken bin oldu. Beceremedik, batırdık. Ortaklıktan ayrılmak istedim ama arkadaşlarımı da yüzüstü bırakmak istemedim. Ama sonunda düzlüğe çıkardık. Fakat belediye meclis üyesi seçilince firmayla bağımı kopardım. Şimdi bu firmayla bir ortaklığım bulunmuyor. Aynı firma, ben bu görevdeyken belediyeden birkaç kez ihale aldı. Ama yanlış anlaşılabilir diye “buradan ihale almayın, başka yere gidin” dedim. Bir daha da ihaleye girmediler. Bu Muharrem ayında dağıtılan aşure ihalesini de Doğuş Yemekçilik adında bir firma aldı. Ben öyle bir kayırmayı hiç bir zaman yapmadım, yapmam da doğru değil zaten..”

“Firmaya ödenecek bedel 800 değil 380 bin TL”

-800 bin lira olduğu söylenen ihale nedir?

-Bir defa rakam 800 bin TL değil, 420 bin TL. Geçen yıllara baktığımızda daha fazla olması gerekir. Çünkü bu kadar aşurenin maliyeti 600-800 bin TL’yi buluyor. 30 bin soğuk, 30 bin sıcak olmak üzere toplam olarak 60 bin adet aşure dağıtımı yapıldı.  Belediyenin toplam olarak dağıttığı aşurenin bedeli ise 380 bin TL. Geçen yıllarda daha fazla tutmuştu. Çünkü o zamanlar dağıttığımız aşure adedi 100 bini buluyordu. Bu yıl ekonomik nedenlerle bütçeyi kısıp, tasarrufa gittik. Dolayısıyla dağıtılan aşure miktarı da azaldı.

Böyle bir iddia ortaya atıldığında aşure dağıtımı devam ediyordu ve faturası da daha kesilmemişti. 38 mahalle ve 32 cami önünde birçok STK toplanttılarında vatandaşlarımıza aşure dağıttık. Nerede ne zaman ne kadar aşure dağıtıldığından da o mahallenin muhtarı, mahalle başkanı, meclis üyesi ve diğer ilgililerin haberi var. Ve dağıtım da onlarla birlikte yapıldı.

Belirtilen bedelin içinde ayrıca Ramazan ayında belediye olarak halkımıza verdiğimiz iftar yemekleri gibi Muharrem ayındaki oruç açma yemeğinin bedeli de var. Aslında aşure bedeli 200 bin TL civarında. 800 bin liralık bir ihale ya da aşure bedeli diye bir şey yoktur. Ancak ihaleye çıkılmadan önce yaklaşık maliyeti bulmak için firmalardan teklif alınır. Verilen tekliflere göre de yaklaşık maliyetin 600 bin civarında olduğu görüldü. İhaleye ise 420 bin TL bedelle çıkıldı. Sonuç olarak toplam maliyet 380 bin TL oldu. Firmaya ödenmesi gereken miktar bu kadardır.

Bu olayla ilgili olarak iddia edildiği gibi ne bir soruşturma, ne de bir inceleme var. Firma faturasını kesti, dosya oluşturuldu, ödeme planına göre de ödemesi yapılacaktır.

“Gerçek dışı iddialarla iftira atılıyor”

Ancak bazı yayın organları tarafından “olayla ilgili inceleme başlatıldı” denilmesini, olduğundan fazla bir rakam gösterilerek, dağıtılmayan aşure olduğunun belirtilmesini doğru bulmuyoruz. Elbetteki gerçek dışı bu iddialarla ilgili yasal haklarımızı kullanacağız. Çünkü söylenenlerin tamamı dedikodudan ibarettir. Hiç bir tarafı doğru değildir.

-Bunları anlatırken gülüyorsunuz..

-Gülüyorum, çünkü yapacak başka bir şey yok.. Gerçek dışı bir iddiaya başka ne yapılır ki. Suçlu psikolojisinde olan bir insan kızar, öfkelenir, panikler.. Ben gülüyorum sadece..

Ben dört buçuk yıl önce bu göreve geldiğimde de söylemiştim, böyle bir hata yaptığımın ispat edilmesi durumunda bırakın belediyede ya da Sarıyer’de, İstanbul’da bile durmam. Yirmi yılı aşkın bir süredir STK’larda çalışıyorum. Ahlakımla, duruşumla ve toplumdaki yerimle bu mücadelemi yürütüyorum.

-Hakkınızda ileri sürülen bu iddianın nedeni ne sizce?

-Nedenini bilemem ama ben Sarıyer’den önce Çekmeköy’de de belediye meclis üyeliği yaptım. Siyasetin kızıştığı dönemler vardır. Bu da o dönemlerden biridir.  Ama siyasette bir başkasını karalayarak bir yere varılamaz, gerçek eninde sonunda ortaya çıkar.

“biz işimize bakıyoruz”

Ben burada her zaman için bir siyasetçi gibi değil, STK’cı gibi davrandım. Dört buçuk yıldırı gece gündüz çalışıyorum. Bunu birlikte çalıştığım arkadaşlarım da hizmet ettiğim halkım da biliyor. Akşama kadar en az yüzden fazla insanla görüşürüm. Kapıma gelen hiç kimse görüşemeden dönmez.  Akşam evrakları imzalar, evime de geç vakit giderim. Bu yüzden mahiyetimde çalışan müdürlerim benden bıkmış durumdalar.

-Bu olay konusunda Belediye Başkanı Şükrü Genç’in tavrı ne oldu?

-Konuyu Başkanıma aktardım. Olayı detayıyla anlattım. “Sen işine bak” dedi. Bu tür olaylar karşısında kendilerinin her zamanki tavrı da böyledir zaten. “Biz işimize bakalım” der. Şimdi de biz işimize bakıyoruz. Bir kez daha belirtmek isterim ki görev alanımdaki sorumluluğum bulunan her konuda, her şeyi ispatlamaya hazır olduğumu herkesin bilmesini isterim.

Ses getiren anketimizin linki:

https://www.sariyerposta.com/anketler.html