The Grand Tarabya otelinin 4 bin 500 metrekarelik İstanbul’un gün ışığı alan en büyük spa’sı ve restoranları ile hizmet veriyor.

The Grand Tarabya Genel Müdürü Cansu Yörükoğlu, altı yıl süren detaylı renovasyon sonrasında The Grand Tarabya otelinin 4 bin 500 metrekarelik İstanbul’un gün ışığı alan en büyük spa’sı ve restoranları ile hizmet verdiklerini söylüyor.

Fortune Turkey'de Şule Laleli'nin haberine göre The Grand Tarabya’nm en büyük özelliğini Yörükoğlu, kendi elektriğini ve suyunu üretebileceği şekilde trijenerasyon ve arıtma sistemlerine sahip olması olarak açıklıyor.

1.) The Grand Tarabya markasının Türkiye'deki bilinirliği açısından baktığımızda otelin marka stratejisindeki öncelikleri neler? Markanızı neler farklılaştırıyor?

The Grand Tarabya, yüzyılı aşkın tarihiyle İstanbul’un ilk 5 yıldızlı otellerinden biridir. 1897 yılından beri tarihe tanıklık etmiş, farklı jenerasyonlardan hem yurtiçinden hem yurtdışmdan birçok misafir ağırlamış, Yeşilçam’m kült filmlerine ev sahipliği yapmış, İstanbul’un en önemli otellerinden biridir. Altı yıllık renovasyon sürecinden sonra The Grand Tarabya, 12 Şubat 2013 tarihi itibarıyla ‘The Leading Hotels of the World’ üyesi olarak kapılarını tekrar misafirlerine açmıştır. Markamız, geçmişten gelen Türk misafirperverliği anlayışı ile bağını koparmadan, uluslararası standartlarda kişiye özel hizmet anlayışıyla misafirlerini ağırlamaktadır.

2.) The Grand Tarabya bir renovasyon sürecinden geçti. Bu süreçten sonra neler değişti otelde? Hangi yenilikler gerçekleşti? Konaklama ve müşteri çözümlerinde neleri ön plana çıkardınız?

Altı yıl süren detaylı renovasyon sonrasında otelimizin Boğaz manzaralı 248 odası, 30 servis apartmanı, 13 toplantı salonu ve 1 büyük balo salonu, 4500 metrekarelik İstanbul’un gün ışığı alan en büyük spa’sı ve restoranları ile 12 Şubat 2013 tarihinde misafirlerini yeni haliyle ağırlamaya başlamıştır. The Grand Tarabya’nm en büyük özelliği; hem odaları, hem toplantı salonları, spa’sı ve restoranlarıyla her noktasından Boğaz’m ve Tarabya Koyu’nun en güzel manzarasına hakim olmasıdır. Daha önce olmayan 500 araç kapasiteli otopark inşa edilerek büyük organizasyonlara rahatlık sağlamaktadır.

Otelimizin en büyük özelliklerinden biri de kendi elektriğini ve suyunu üretebileceği şekilde trijenerasyon ve arıtma sistemlerine sahip olup, çevre dostu bir otel olmasıdır. Otelimiz, The Leading Hotels of The World hizmet kriterleriyle açılışından beri servis vermektedir. Bunun yanı sıra, otelimiz içerinde misafir memnuniyeti beklentilerini karşılamak ve üzerine çıkmak için tasarlanmış özel sistemler bulunmaktadır. Bu sistemler ile misafirlerimizin tercihleri bir sonraki konaklama ya da organizasyonlarda, beklentileri önceden tespit edilip, kayıt altına alınmaktadır.

3.) Otel sektörü adına Türkiye pazarında gerek fiyat gerek doluluk anlamında beklentileriniz neler? Lüks otellerdeki artışı dikkate aldığınızda, İstanbul'da otel işletmeciliğinde sizce nasıl bir değişim var?

Türkiye özellikle İstanbul, diğer Avrupa ülkeleri ve dünya ülkeleri ile kıyaslandığında, uluslararası zincir, yerel otel alternatifleri ve destinasyon deneyimi konusunda birçok şehir ile rahatlıkla rekabet edebilecek düzeydedir. Geçmiş yıllara göre daha umut verici, gelirlerin artmaya başladığı bir dönemdeyiz. Kırılgan bir endüstri olması sebebiyle küresel değişimleri yakından takip ediyoruz. Yol haritalarımızı sürekli güncelleyip, değişen tüketici davranışları ve dijital dünyanın gelişimini takip ederek doğru yatırımlar yapmaya özen gösteriyoruz. İstanbul’daki arz artışını göz önüne alırsak, misafir deneyimlerini en yüksek düzeyde kişiselleştiren, bu kırılgan endüstriye ve hızlı değişimlere ayak uydurabilen işletmelerin daha başarılı olabileceği inancındayım.

4.) Büyük zincir otel grupları için Türkiye iyi bir pazar gibi gözüküyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Daha önce de belirttiğim gibi, Türkiye; destinasyon deneyimi konusunda dünyanın birçok ülkesi ile rekabet edebilecek düzeydedir. Özelikle yeni havalimanının Türkiye’nin bu toparlanma döneminde etkili olacağı düşüncesindeyim. Bu anlamda tarihi dokumuz,

Türk misafirperverliği anlayışımız ve destinasyon deneyimlerini birleştirdiğimizde uluslararası zincirlerin Türkiye’ye yatırım yapıyor olmasını çok normal karşılıyorum.

5.) Gelecek dönemde otellerde nitelikli personel önem kazanacak. Personel eğitimleri için çalışmalarınız neler?

Yeni yatırımları hayata geçirecek olan ve var olan yatırımları üst düzeye taşıyacak olan en önemli etkenlerden biri insan kaynağıdır. Dolayısıyla The Grand Tarabya her bir çalışanını uzun vadeli planlar çerçevesinde eğitimlerle desteklemektedir. Stajyerlerimizden üst düzey yöneticilerimize kadar yıl içerisinde planlanan eğitim programlarımız mevcuttur. Bu programlar ile birlikte kişilere kariyer planlaması yapılmaktadır.

6.) The Grand Tarabya'nın tarihsel geçmişiyle beraber aradan geçen süreye sığdırdığı ödüller neler?

The Grand Tarabya açıldığı günden bugüne kadar tam 5 sene 6 ay geçti. Bu sene zarfında birçok ödüle layık görüldük. The American Academy of Hospitality Sciences Start Diamond Award 2013, CATHIC 2013 Best New Hotel Turkey, European Hotels Award :Highly Recommended Hotel Interior Turkey 2013-2014, Luxury Travel Guide European Award 2014, World Lmoıry Spa Awards 2015, Scalite City Hotel Award 2016.

Bu yıl ise World Luxury Hotel Awards 2018’in Luxury City Hotel kategorisine adayız.

7.) Deneyimli bir otel yöneticisi olarak sizce başarının püf noktaları neler?

Öncelikle insan ilişkilerinde başarılı olmak için ekip çalışmasını şart olarak görüyorum. Her biri farklı kişiliklere sahip insanların uyum içinde çalışması kolay değil. Bu yüzden tüm ekibin benimseyeceği bir vizyon oluşturmak ve o doğrultuda hareket etmek gerekiyor. Otel sektöründe başarılı olmak için en başta bu işi çok sevmek gerekir. Otelcilik bir meslekten öte bir hayat tarzıdır. Bugüne kadar çalışmalarım hep uzun soluklu oldu. Bu yüzden The Grand Tarabya’da en büyük hedefim bizler için çok değerli olan Sayın İzzet Bayraktarın deneyimlerinden uzun yıllar faydalanabilmek.