Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, çatıda toplanan yağmur suyunun bahçe zemini altında bir depoda toplanmasını sağlamak amacıyla yeni binalara yağmur suyu toplama sistemi kurulması zorunluluğu getirildi.

İLETİŞİM: 0555 623 49 68

Yağmur suyu toplama sistemleri konusunda yaşanan gelişmelerin henüz yeterli olmadığını söyleyen Ateş İnşaat’ın sahibi Aytek Polat gazetemize konu ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

“Mimaride antik çağdan beri yağmur suyu sistemi var”

Polat, “Geleneksel yapılarımızda yağış sularının uygun mevsimlerde toplanıp, gereksinim duyulduğu zamanlarda kullanılması gibi çözümlerin yaygın olarak uygulanmış olduğu bilinmektedir. Tarihi yapıların çevresinde mutlaka su kuyuları bulunmaktadır. Geleneksel konutlarda da su kuyularının yanında yağmur suyunu toplama amaçlı sarnıç kullanımı oldukça yaygındır. Eskiden evlerin bodrum katlarındaki küçük sarnıçlarda, damdan alınan yağmur suyu biriktirilirdi. Daha eski dönemlerde de suyu bir mahalle ya da kent halkı tarafından kullanılmak üzere, çok daha büyük boyutlarda sarnıçlar yapılırdı. Arkeolojik kazılarda Antik Çağ'da Anadolu'da, dağ kalelerinde, su gereksiniminin sarnıçlarla karşılandığını gösteren buluntulara rastlanmıştır. Dünyanın ve ülkemizin son yıllarda sıkça karşılaştığı susuzluk sorunu yapılarımızdaki bu geleneksel uygulamaların yeniden gündeme getirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır.”

“Gelecek kuraklık için çok önemli”

Polat; Yağmur sularının toplanmasında kullanılan bu yöntemden verimli sonuç alabilmek için dikkat edilmesi gereken konular aslında gelecek kuraklık için çok önemli. Özellikle hava limanlarında, askeri bölgelerde, stadyumlarda, turistik tesislerde ve çatı alanı yeterince büyük olan binalarda yağmur sularının toplanarak, basit arıtma işlemlerinden geçirilip kullanıma sunulması binalarda su korunumu için alınabilecek önemli bir önlemdir. Böyle bir sistemin olumsuz çevresel etkileri tahmin edebileceğimiz gibi daha azdır. Elde edilen bedelsiz bir su var. Peyzajda, tuvaletlerde sifonlarda, araç yıkamada kullanılabilecek bir su. Elbette mevcut su kaynaklarının korunmasına yardımcı olacaktır. Acil durumlarda rahatlıkla kullanılabilir olması büyük avantaj. Sel riskini azaltarak alıcı ortamlara taşınacak kirlilik yükünü azaltır. Ekolojik fayda olarak şebeke suyunun kullanımını ve drenaj sistemlerine yüklenen yükü azaltır. Ayrıca akan suyun geri dönüşüm için tanklara akıtılarak selin etkilerini azaltabilirler. Bu konudaki bilinci sürekli aşılamak zorundayız” dedi.

Ateş İnşaat’ın sahibi Aytek Polat, Sistemin uygulanacağı yerlerin planlaması nasıl yapılır ve maliyete kaç TL olur gibi çok soru aldığını belirterek konuşmasına şöyle devam etti. “Yönetmelikte 2 bin metrekareden büyük parsellerde yapılacak yapıların esas alınmasına yönelik bilgilendirme yapılıyor fakat burada parsel alanı değil, çatı yüzey alanı esas alınmalıdır. Parsel alanı esas alındığında yapı inşaat alanına göre farklı uygulamalar çıkabiliyor. Örneğin 2 bin metrekare ve 0.15 emsalli bir arsanız varsa ve bu arsaya 2 katlı bir villa yapılacaksa emsal 0.15, toplamda 300 metrekare inşaat alanı hakkınız olacaktır. Siz eğer dubleks bir yapı yapmak istiyorsanız yüz elli metrekare zemin, yüz elli metrekare üst kat kullanılacaktır. Çatı arasına koyacağınız bir depo ya emsalin ya da yapı inşaat alanın yüzde 30'una giren kısımdan düşecektir. Ya da iki metrekarelik parsele 30 daire yapabiliyorsunuz. Bu durumda suyun nerede ne kadar toplanabileceğiyle ilgili de şunları söyleyebilirim, peyzajda kullanmak isteseniz, peyzajın çoğu otoparka gidecek ve sert zemin yeşil alan dengesi bozulacak ve sert zemin daha çok olacaktır. Sistemin böylesi çoğul yapılarda nereye kurulacağına, nasıl yapılacağına dair sisteme dair teknik ve detaylı bilgiler eksik. Ya da şöyle düşünelim, iki bin metrekarelik bir parseliniz varsa ve oraya elli metrekarelik bir bağ evi, hafta sonu evi yapmak istiyorsunuz. Daha çok bahçe olarak kullanmak istiyorsunuz. Bu durumda elli metrekarelik evin maliyetinden daha çok sisteme harcama yapabilirsiniz.

“Birçok ülkede bu sistem zorunlu”

Birçok ülkede bu sistem kullanıldığını belirten Polat, “İlk olarak Devlet teşvik sağlamalı. Almanya, İngilitere, Avusturalya, ABD, Hindistan ve Japonya'da bu sistemler zorunlu. Ama bu ilkelerde devlet teşviki var. "DIN 1989”, Almanya'nın kullandığı ve birçok ülkede oluşturulan standartlara öncülük etmiş bir standart. Almanya'da sistemin kurulduğu bölgede belirli miktarlarda indirim yapılıyor. İngiltere'de sistemin uygulandığı bölgeye ilk yıl %100 vergi indirimi var. Avusturalya'da tankların kapasitesine/büyüklüğüne göre belirli miktarda devlet teşviki var. ABD'de bu sistem 1970'lerden beri kullanılıyor. Bununla ilgili Dünya'da Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemleri bu konudaki gelişmelere ve verilen öneme örnek teşkil etmektedir” dedi.

Esatpaşa Mah. Adnan Menderes Cad. Sk. Ekrem Ateş Apt. No:3 D. Ataşehir/İstanbul