Yeşil ile mavinin kucaklaştığı Sarıyer, sadece doğa güzellikleriyle değil, kültürel mirasıyla da Türkiye’nin en önemli ilçelerin başında geliyor.

Medeniyetin beşiği konumunda yer alan Sarıyer’de, onlarca kültürel mirasın bulunmasına rağmen olmasına rağmen birçok esere ya boş vermişlik ya da bürokratik engeller dolayısıyla yeteri kadar özen gösterilmiyor.

Farklı milletlere ev sahipliği yapıyor

Telli Baba Türbesi’nden Huber Köşkü’ne, Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi’nden Rumeli Hisarı’na kadar çok sayıda camii, türbe, yalı, köşk ve müzeleri bünyesinde barındıran Sarıyer, Türk’ünden Laz’ına, Çerkez’inden Rum’una kadar çok sayıda millete ev sahipliği yapıyor.

İşte Sarıyer’in bazı kültürel mirasları:

Rumeli Hisarı

İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasında, Karadeniz’e açılan ağzında yer alıyor. Hemen karşısında yine bir Türk Hisarı olan Anadolu Hisarı yükselir. İkisi arasındaki mesafe 660 m. kadardır. 'Köprübaşı' niteliğindedir. Erken döneme ait kaynaklarda Rumelihisarı'nın Kule-i Cedide, Akçahisar, Güzelcehisar, Yenicekale, Yeni Hisar, Boğazkesen Hisarı gibi adlarla anıldığı görülür.

Rumeli Hisarı, Avrupa'daki çağdaşları, kale veya şatoları aratmayacak derecede bir tahkimat olarak yapılmıştır. Boğaz’ın en dar yerinde, karşısındaki Anadolu Hisarı ile deniz geçini makaslama ateş ile önlemesi düşünülmüştür. Akıntı yüzünden gemicilerin Avrupa yakasında kıyıya yaklaşmak zorunda kalmaları hisarın gücünü daha da arttırıyordu. Hisar, kendisine böylece yaklaşan hedefleri, toplarının en uzak menzil mesafesinden karşılanarak, güneyde en uzun mesafeye kadar takip edebiliyordu.

Neslişah Sultan Camii

Sultan II. Beyazid'in torunu Neslişah Hanım Sultan Gazi Ali Paşa'nın yaptırdığı hamamın karşısında cami, mektep, çeşme, şadırvan, kuyu ve hareden oluşan küçük bir külliye inşa ettirmişti. İstanbul'da tek örnek olarak karşımıza çıkan, Neslişah Sultan Cami'nin bir özelliği de, cami haziresinde gömülü olanların sadece kadın olmasıdır. Boğaz içinde yapılan ilk külliye olması bakımından hem semt, hem de İstanbul tarihi açısından önem taşır.

Huber Köşkü

Köşk 19. Yüzyılın sonlarına doğru inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti'ne silah satan bir firmanın temsilcisi olan Huber'e aittir. Köşk defalarca el değiştirmiştir. En son köşkü bir turizm şirketi satın almış, Anıtlar Kurulu'nun herhangi bir yapı yapılmasına izin vermemesi üzerine hiçbir şey yapılamadan kalmıştır. Bundan sonra da 1985 yılında Cumhurbaşkanlığı Köşkü olması için çalışmalar başlatılmıştır.