Pandemi ile birlikte çok önemli bir durumu müşahede ettim. Sizinle paylaşmak isterim. Pandemi ilan edildiğinde Sağlık Bakanlığı "Pandemi Bilim Kurulu" adı altınında bir kurul oluşturuldu ve bu kurula sağlık alanında kendini kanıtlamış siyasi kimliğine bakılmaksızın birçok doktor, kademisyen davet edilerek, bu salgının etkilerinin en hafif şekilde yaşanması için tüm yaşam alanlarımız hakkında görüş ortaya koymak suretiyle birçok önemli kararlar almışlardır.

Alınan bu kararlar hemen hemen her gün belli bir saatte Sağlık Bakanı tarafından basın yoluyla halkın bilgisine sunulmuş ve gerek idarecilerimizin gerekse halkımız tarafından gerekli özen gösterilerek salgınla mücadele edilmiş ve genel kanaat itibarıyla Sağlık Bakanı ve sağlık teşkilatımız bu işten başarılı bir şekilde sonuç almıştır. Bu sonuç neticesinde ülkenin yönetim biçimi itibarıyla Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirilmesi, Parlamenter Sistemin terk edilmesi, her konuda tek bir kişinin karar vermesi, Cumhurbaşkanı'nın muhalefeti dinlememesi ve daha da önemlisi milletvekilleri ile bakanlar, bakanlarla halkın arasındaki kopukluğun neticesinde Türkiye tipi başkanlık sisteminin yanlış bir karar ve doğru bir tercih olmadığı kanaati bende hasıl oldu.

Oysaki Parlamenter Sistemin içerisinde Cumhurbaşkanlığının güçlendirilmiş bir sistem ile ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam işletildiği, yasama, yürütme, yargı ve medyanın etkin ve bağımsız bir şekilde işletildiği, demokrasi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmış çok sesli ve her fikrin değerli kabul edildiği bir sistem ile ülkenin kalkınmasının daha güçlü olabileceğini bu "Pandemi Bilim Kurulu" çalışmalarının başarısı neticesinde müşahede etmiş bulunmaktayım.

Yani demem odur ki bir kişinin her şeyden her konudan bilgi sahibi olması ve her konuda görüş ortaya koyması çok doğru bir yaklaşım değildir. Devleti siyasi iktidarlar yönetir. Yani bu iktidarlar asla devletin sahibi değildir. Bir sonraki seçimlerde bir diğer siyasi yapının iktidar olacağı düşünülecek olursa devletin değişmez temel değerimiz ve milletin her bir ferdinin ortak paydası olduğunu unutmamak gerekir.

Bugün yaşadığımız Türkiye tipi başkanlık sisteminden çok hızlı bir şekilde vazgeçip Pandemi Bilim Kurulu’ndaki gibi herkesin fikrinin alındığı ortak bir fikrin ortaya çıkıp uygulandığı bir yönetim şeklinin yani güçlü Parlamenter Yönetim Sistemi, etkin meclis yapısı, kuvvetler ayrılığına dayalı bağımsız kurulların etkinliğinin olduğu bir yönetim şeklinin ülke kalkınması ve milletimiz için daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

Bu itibarla tüm siyasi aktörlerin aklıselimin ışığında geleceği planlayıp iktidarıyla muhalefetiyle aynı idealler üzerinde azim ve kararlılıkla gidecek, daha güçlü bir Türkiye olması dileğiyle saygı ve sevgilerimi sunarım.