“Saçı başı dağınık, koşar adımlarla otoparka geldiğinde, arabanın arkasına park etmiş kurye motorsikletini gördü; beyninden vurulmuşa döndü. Otopark içinde nefesi gitgide hızlanarak yürürken 3. kez saate baktığının ve sesi gitgide yükselerek motor sahibine seslenmeye başladığının farkında bile değildi. Motor sahibi olduğunu sandığı kişi uzaklardan göründüğünde ise adımları hızlanmış ve ona doğru yürürken, yan taraftan gelen arabanın farkına bile varmamıştı. Gözlerini açtığında yerde tozlar içinde üstüne dökülmüş kahve ile yatarken, ilk cümlesi başında duran kuryeye oldu: Sizin benim arabamın arkasında ne işiniz var sabah sabah?”

Yaşamımızın herhangi bir sabahında başımıza böyle bir kazanın gelmesi ve olaydan sonra böyle bir tepki vermemiz içten bile değil değil mi? 

Size bir haberim var! Yapılan araştırmalara göre, yaşadığımız anların ancak yarısında o anda içinde bulunduğumuz eylem ve duygu durumuna tam olarak bağlıyız ve ne yaptığımızı ve ne hissettiğimizi biliyoruz.

Özetle, yaşamımızın kabaca yarısı kendimizden kopuk geçiyor.

Bu kopukluk bize hastalık, kaza, huzursuzluk, geçimsizlik, şikayet olarak geri dönüyor.  Seçimlerimizin farkında olmadan yaşamda “madur”u oynamaya başlıyoruz.

Peki hem kendimizle hem de başkalarıyla daha farkında, daha uyanık bir bağlantı, iletişim mümkün mü?

İş, aşk, arkadaşlık vb. bir ilişkinin başlaması, devamı ve sonu da; her aşamasında ilişkideki “sevgi ve şefkat akışı”nda yani “hakiki ve kalpten bir bağlantı”da gizli.

Bunu yapabilmenin 3 aşaması var.

1.      Kendinle bağ kurmak – o ilişkide, o diyalogda kendi halini kabul ve idrak etmek

2.      Diğeri ile bağ kurmak – diğerinin halini kendinden bağımsız görmek, ona empatik alan açmak

3.      Anlaşmak / buluşmak – iki kişi arasında empatik dans, çatışmaları buluşma fırsatı olarak görmek

Ben 4000 yıllık kadim bir öğreti olan yogayı yaşamıma sokarak kendime, Marshall Rosenberg isimli Amerikalı bir psikoloğun geliştirdiği “şiddetsiz iletişim” dilini öğrenerek de başkalarına daha şefkatli, daha yakın olmayı pratik ediyor ve öğretiyorum.

Sarıyer’de 6 ay önce açtığımız Yogaveda Stüdyosunda yoga ve yoganın değdiği diğer tüm zihinsel ve fiziksel farkındalık çalışmaları ile yaşamda daha bilinçli seçimler yapmaya, daha mutlu, sağlıklı ve şefkatli olmaya niyet ediyoruz.

Sarıyer Posta gazetesi Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Levent’in açtığı alan sayesinde bu köşede her ay sizlere yogadan, şefkatten, sevgiden bahsedeceğim.

Üstad Yunus Emre’nin dediği gibi; “Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan, Alem herkes bilsin ki şunu; En büyük ibadet sevebilmektir.” Yunus Emre.

Hande TARIMAN 

-