Aslında olmak istemem.. Çünkü siyaseti sevmiyorum. Yapamayacağım şeyleri söylemek, söylediğim şeylerisukru yapamamak bana ağır geliyor. Utanıyorum.. Ekmeği umut olan insanların umutlarını sömürmek, oylarını aldıktan sonra unutmak bana ters geliyor..Yaptım mı güzel yapmalıyım.. Yapacakmış gibi işin başına geçip, yapıyormuş gibi yaparak, yapmadan gitmek bana göre değil..

Bu sözlerimi sakın Başkan Şükrü Genç için söylüyorum sanılmasın, bunu siyasete bakış açımı anlatmak için yazdım. Çünkü birçok siyaset adamı böyle davranıyor. Şükrü Başkan’a söyleyeceğim şey başka. Kendisine akıl vermek, yol yordam göstermek haddime düşmez. Sahip olduğu tüm değerlere saygı duyarım. Ama yapmasını beklediğim bir şey var. Bir insan olarak, bir gazeteci olarak ve kendisini Sarıyerli olarak gören Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak...

Önümüzde bir yerel seçim var ve kendisi yeniden belediye başkanı adayı olmak istiyor, bunun için de aday adayı oldu. Bu aday adaylığı süreci tüm aday adayları arasında gözlerden kaçmayan bir şekilde soğuk savaş halinde sürdürüyor. Kimse kimse için “şöyle böyle” demese de, üstü kapalı bir şekilde “öyle böyle” diyor, ya da demeye getiriyor, anlayan anlıyor.

Kimi iddialı, kimi adını duyurmak için, kimi de “ben de varım” demek için aday adayı olmuş durumda. Vatandaşlar da ya sevdiği için, ya yakını olduğu için ya da bir menfaat beklediği için bu aday adaylarından birini ötekilere göre daha şanslı göstermeye çalışıyor.

Ama en başta kim var? Mevcut Belediye Başkanı Şükrü Genç. Bütün gözler onun üzerinde. Ne yapıyor, kimlerle bir araya geliyor, kimlerle sıcak temas kuruyor, yakından takip ediliyor.

Ama ben yapması gereken bir şey daha var diye düşünüyorum. O da CHP’deki tüm aday adaylarıyla bir araya gelmek. Onlarla konuşmak, düşüncelerini, önerilerini almak, kendi fikirlerini onlara aktarmak, paylaşmak.

Kimse kimsenin düşmanı değil. Nihayetinde bu bir yarıştır, hem de hizmet yarışı. Eğer başka bir niyet yoksa, herkes Sarıyer’e daha iyi hizmet etmek, insanların yaşam kalitesini artırmak, şehrin yaşanabilirlik özelliklerini çoğaltmak için öne çıkmak istiyor, ya da bunu böyle anlatıyor.

O zaman başka kimse olmadan, basına da kapalı bir şekilde tüm aday adaylarını davet edip, sakin bir ortamda onları dinlemeli, eleştirilerini, önerilerini almalı ve herkesin birbirinden faydalanmasını sağlamalıdır.

Ancak bu “bir beni destekleyin” daveti olmamalı. Her aday yine kendi yolunda gidecektir elbet. Ama Başkan Genç, "ben daha iyi yaparım" diyerek, belediye başkanlığı koltuğuna göz diken aday adaylarının bunu neden yaptığını, onların ağızlarından dinlemelidir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, açık açık söyledi “kimse kimseyi karalamayacak” diye. İşte bu nedenle basın yoluyla savaşmanın, gazetelere sayfalar dolusu röportajlar vererek üstün görünmenin ötesinde bir “biz bize toplantısı” yapmalı ve açık açık yapılmayan eleştirileri, açık açık söylenilmeyenleri, yazılmayanları sahibinin ağzından dinlemeli. Bu toplantı yalnızca kendisi için değil, diğer aday adayları için de çok yararlı olacak kanısındayım. Çünkü her aday adayıyla oturup konuştuğumuzda çok şey söylüyorlar, çok şey duyuyoruz ama sonunda “kol kırılır yen içinde kalır” deniliyor.

Ama kol kırıksa ve tüm vücut bunun acısını duyuyorsa o zaman tedavi edilmelidir. Kangren olmuşsa gereken yapılmalıdır.. Eğer kırık değilse de “ortada kırık çıkık yok, insanların aklını bulandırmayın” denilmelidir.

Şeffaflıksa eğer amaç, böyle olmalıdır. Ben olsam Şükrü Genç’in yerinde, böyle yaparım. “Herkes eteğindeki taşı döksün” der, karşımdaki aynalarda kendimi görmeye çalışırım. Bence çok şey kazanır…