KALP ÇARPINTISI

Abone Ol

Bugünlerde bir çoğumuzun hissettiği bir kalp çarpıntısı var. Doktora gidiyoruz, tahliller ölçümler her şey normal ama kalbimiz çok hızlı çalışıyor. Kalbimizin ritmi hızlanmış.. Saatler zaten koşuyor bir bakıyoruz gün bitmiş, bir bakmışız hafta hatta ay bitmiş. 2020 yılının yarısından fazlasını yaşadık. Belki gerginlik, öfke, belki belirsizliğin verdiği bir tahammülsüzlük, 2. dalga, yeni dalga söylentilerinden sebep garip bir endişe ve baskı var üzerimizde ve son olarak da bunlara kalp çarpıntısı eklendi...

Neden bunları hissediyoruz?

Schuman rezonansını belki duydunuz. Schumann rezonansı, dünyanın elektromanyetik spektrumunda meydana gelen titreşen manyetik frekanslardır. En çok dünyanın ritmi, dünyanın nabız atışı, kalp atışı olarak da geçen 1952'de Alman fizikçi Winfried Otto Schumann tarafından matematiksel olarak hesaplandıktan sonra bu isimle anılmaya başlanmıştır. Dünyanın zemin temel frekansının adıdır.

Dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar dünyanın frekansı ile uyumlu yaşar. Schuman rezonansı verilerine göre; Tam başlangıcı bilinmemek ile birlikte 1960'dan itibaren sağlıklı bir ölçüm yapılıp 2000li yıllara kadar dünyanın frekansı 7,83 olarak tespit edildi. Sonra yavaş seyirde bir artış göstermeye başladı ve 2014-2016 yılında 15-16,5'lara ulaştı. 2019 Mayıs'ta 36 olarak ölçüldü ve giderek hızı artıyor.

Bir kaç ay önce bir süre Schuman rezonansı ölçülemedi.. Geçen haftaki veri ise 99! Dünyanın frekansı bu kadar kısa bir sürede bu kadar ciddi bir artış gösterirken biz insanoğlu dünya ile uyumlu olacak şekilde frekansımızı arttıramadık. İşte kalbimiz bu sebeple dünyanın bu frekans hızına yetişmek için bu kadar hızlı çarpıyor.

Ne yapmalıyız?

Kalp atışımızı dengeleyecek öneriler; doğada zaman geçirmek, yavaşlamak, durmak çevrede olanları fark etmeye çalışmak, derin nefesler almak, sakinleşmek, dinginleşmek.. Yeşil bir alanda parkta, ormanda yürüyüş yapmak, kuşların doğanın sesini dinlemek, çimenlere oturmak, çıplak ayakla toprakta yürümek.. Deniz kenarında dalgaların sesini dinlemek, gözlerinizi kapatıp derin nefeslerle rüzgarı hissetmek, yosun kokusunu almak.. Güneşin doğuşunu veya batışını izlemek.. Bir ağaca yaslanıp oturmak, gözlerinizi kapatıp rüzgarın ağacın yapraklarını sarmalamasının ve bu dansın sesini dinlemek, rüzgarın vücudunuzdaki, yüzünüzdeki etkisini, serinliği ile ferahlatmasını hissetmek, içinizden geliyor ise bir ağaca sarılmak.. Meditasyon, yoga yapmak.. 528 hz müzik dinlemek..

Tüm bunları yapamam derseniz, bir bankta oturup yolda geçen kediyi köpeği ve etraftaki yeşillikleri, rüzgarda sallanan ağaçları, çiçekleri yada çimenleri, çocukları veya bir bebeği izlemek.. Buna da fırsat yok ise evlerimizdeki bir saksıdaki çiçeğe bakıp yapraklarına dokunup sulayabilirsiniz. Her gün gelişimini, her yeni güne olan uyum ile büyümesini izleyebilirsiniz, kim bilir belki onunla konuşup toprağını havalandırmak istersiniz, belki size yanıt verir tomurcuk açar, çiçeklenir..

Son öneri olarak; vücudunuzu dengelemeye yönelik olumlu cümleler kurabilirsiniz, aklınıza geldikçe tekrar edebilirsiniz. ''Ben dengedeyim'' veya ''Dünyanın ritmi ile kalbimin ve sistemlerimin akışı dengede, akışla uyumla çalışıyorlar'' diyebilirsiniz..

Sevgi ve sağlıcakla kalınız..