Ülke genelinde olduğu gibi maalesef Sarıyer ile bağlantılı siyasetçiler ve bürokratlar da basın emekçilerine gereken değeri ve önemi vermiyor.

Biri çıkıp, “Hayır ben Sarıyer’imizin yaz, kış, yağmur, çamur, tatil demeden çalışan gazetecilerine gereken değeri veriyorum” diyebilir mi? Ülkenin 4. büyük gücüdür basın. Ancak bunu medya çalışanlarını öteleyerek veya haklarını göz ardı ederek pasifize etmeye çalışmak büyük haksızlık. Ayrıca görüş ayrımı yapmaksızın siyasi ve bürokrasilerin yanlarında bulundurdukları yardımcı ve diğer vasıflı kişilere çeki düzen vermeleri gerekiyor.

Bir basın mensubu geldiği zaman onu görmemezlikten gelen ya da amirinden uzaklaştırarak iyi bir iş yaptıklarını zannedenler var. Herkes kendi yetki, sorumluluk ve görev ihlali yapmadan işini yapmaya çalışıyor.

Nedendir bilinmez, Sarıyer’de ne 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, ne de 24 Temmuz Basın Bayramı hatırlanmaz.

SON SÖZ: Hani bir atasözü vardır ya, “Dost acı söyler” AMA ANLAYANA!

ŞİMDİ SORUYORUZ:

Sarıyer’e sizleri kim tanıtıyor ve anlatıyor?

Yaptığınız çalışmaları kim duyuruyor?

Herhangi bir konuda yaptığınız açıklamaları, kimlerin vasıtası ile geniş kitlelere ulaştırıyorsunuz?

Bu vesile ile tüm basın emekçilerinin ‘Basın Bayramı’nı kutluyor, en yakın zamanda emeklerinin karşılığını almalarını temenni ediyorum.