Sarıyer Belediyesi Kadın Çalışmaları Koordinasyon Merkezi tarafından düzenlenen ‘Aile içi şiddet’ konulu panelde uzmanlar acı tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. 2018’in ilk 9 ayında 363, son 10 yılda 2 bin 337 kadın gördüğü şiddet nedeniyle hayatını kaybetti.

Sarıyer Belediyesi Kadın Çalışmaları Koordinasyon Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken kadın çalışanlara kurum içi şiddet eğitimi verdi. Belediye personeline verilen eğitimin ardından Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’nde ‘aile içi şiddet’ konulu panel düzenlendi. Panele; Uzman Eczacı Belkıs Ünver, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Semai Tuzcuoğlu, Avukat Arabulucu Handan İlağa ve çok sayıda kadın katıldı. Uzmanlar, 2017 yılında ülkemizde aile içi şiddet yüzünden 409 kadının öldürüldüğünü belirtirken 2018 yılının ilk dokuz ayında bu sayının 363’e çıktığını belirtti.

“Dünyada önemli bir sorun”

Aile içi şiddetin 4 ana gruptan oluştuğunu vurgulayan Belkıs Ünver, şiddet türlerini; ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik olarak ayırdıklarını belirtti. Ünver, “Kadına yönelik şiddet sadece ülkemizde değil dünyada da önemli bir sorun. İtalya’da 4 ayda 54 kadın öldürüldükten sonra bütün sivil toplum örgütleri ayaklanmıştı. Toplumun bu tepkisinin sonucunda İtalya’da kadına şiddet uygulayan bireyin cezası vatandaşlıktan atılması. Bunun yanı sıra Hindistan’da çeyiz cinayetleri yüzünden 2017 yılında 8 bin 200 kadın yaşamını yitirdi. Bu rakam ülkemizde de korkunç boyutlarda. Öyle ki 2017 yılında 400’ün üzerinde kadın cinayete kurban giderken 2018’in ilk 28 gününde 47 kadın yaşamını yitirdi. Son on yılda 2 bin 337 kadın şiddete kurban gitti” diye konuştu.

“Aile bir takım olarak görülmeli”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr Semai Tuzcuoğlu konunun psikolojik boyutuna değinerek, “Kadına yönelik şiddetin kesinlikle erkeklik hormonuyla bir alakası yok. Aile içi şiddetin kişilerin kendi psikolojik sorunlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Araştırmalar ise bunun tam tersini söylüyor. Yapılan araştırmalarda bu bireylerin sadece yüzde 5’i psikolojik bir rahatsızlığa sahip 6 yaşına kadar karakterin yüzde 70’i oturuyor. 6 yaşına kadar çocuk ne görürse onu alıyor. Bu yüzden anne ve babanın eğitim alması ve aile içindeki davranışları çok önemli. Ebeveynler aileyi bir takım olarak görmeli. Aile içindeki karar alma mekanizmasına çocuklar da dahil edilmeli” dedi.

“Zorunlu arabuluculuk geliyor”

Sağlık sorunları nedeniyle panele telefon aracılığıyla katılan Avukat Handan İlağa, 29 yıllık avukatlık hayatında arabuluculuğun şiddet konularında değil, ticari olaylarda olmasını savunan ve aile içi konularda zorunlu arabuluculuğun yürürlüğe girmesinden memnun olmadığını belirtti. İlağa, “Dünyanın hiçbir yerinde şiddet söz konusu olduğunda arabuluculuktan söz edilemez. Şiddete maruz kalan kadın sığınak ve geçici koruma talebinde bulunmaya ve şiddet uygulayan kimsenin evden uzaklaştırılmasını istemeye hakkı vardır. Şiddet uygulayan eğer bir polis veya güvenlik görevlisi ise bu polise ya da jandarmaya verilen beyannamede belirtilmesi takdirinde silahına el koyulmalıdır” ifadelerini kullandı.