Ayazağa Gençlik Derneği Başkanı Mustafa Tunç, Ayazağa ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.


Kendiniz ve Ayazağa Gençlik Derneği hakkında bilgi verir misiniz?


1986 Ayazağa doğumluyum, Ayazağa Gençlik Derneği başkanıyım. Üniversite mezunuyum, önlisans Muhasebe okudum. Kısacası Ayazağa’da güzel işler yapmaya çalışan bir arkadaş diyelim.

Ayazağa Gençlik Derneği çok büyük bir dernek olmamakla beraber, Ayazağa’da kendi arkadaş çevremizle oluşturduğumuz bir dernek. Ayazağa’nın her kesiminden oluşan bir üye yapımız var, herkesin farklı fikirlerinin olduğu ortamda ortak bir noktada buluşmaya çalışıyoruz. Dernek üye sayışımız 85, ancak benim kafamdaki üye sayısı 30 civarı. Çünkü benim karar almak istediğim kişi sayısı bu, çünkü bizim herhangi bir çıkarımız yok. Bir şeyden çıkar elde etmemek için yola çıkıyorsan, yanında bulunan kişi sayısı da azalıyor.Üye sayımızı azaltmak istiyoruz, insan toplamak çok zor bir şey değil ama karar alırken ortaya atılan fikirler kabul edilmeyince derneğe küsen insanlar olsun istemiyoruz. Biz alınan kararlara saygı duyan kişilerden oluşan bir dernek olmak istiyoruz.

Ayazağa Gençlik Derneği olarak faaliyetleriniz nelerdir, ileride yapacağınız projelerden bahseder misiniz?


Biz dernek olarak 6 kez kan bağışı yapıp, 2200 ünite kan verdik. Bu organizasyonların tamamında, 15-20 kişilik bir ekip olarak kendimize göre ciddi paralar harcadık. Bizim bu etkinliklerden herhangi bir çıkarımız, para kazanma durumumuz yok.Bu durumun manevi yanı var, biz dernek olarak Türkiye rekoru kırdık. Türkiye’de bir etkinlikte 600 ünite kan veren bizden başka bir dernek yok. Bu durum bizi, kan ihtiyacımız olduğunda Kızılay’da ön sıralara koyuyor. Önceden bu tarz organizasyonları biz talep ederken, şimdi talep edilen kurum olduk. Ama biz Ayazağa olarak en iyisini yapmak istiyoruz.

Projeleri hayata geçirmek istiyorsanız ciddi anlamda bir maddi destek almanız gerekiyor. Ayazağa’da bulunan diğer dernekler gibi bizim maddi bir desteğimiz yok. Zaten ben bir derneğin bir kuruma bağlı olarak ciddi anlamda maddi destek almasını doğru bulmuyorum, çünkü destek alan emir alan mantığı var. Biz başkalarının istekleri için değil, sadece kendi düşündüğümüzü Ayazağalı’ya sunmak için uğraşıyoruz. O yüzden kendi içimizde ciddi maddi destek yarattığımız vakit daha fazla aktif olacağız.

Dernek olarak ilk hedefimiz kan bağışı yapmaktı, başardık. İkinci hedefimiz rol model çıkarmaktı, hala çıkarabilmiş değiliz. Bunu başarabilmek için ciddi emek, zaman ve para lazım. Ama bunu da başarabileceğimize inanıyorum. Rol modelden kastım, Ayazağa’da son zamanlarda aktif olan uyuşturucu belasından gençleri kurtarmak, Ayazağa’daki gençlerin kendilerine örnek alabileceği, onlar gibi olmak isteyeceği kişiler olacaktı, henüz gerçekleştiremedik ama yapacağımıza inanıyorum.

Ayazağa’da bulunan gençlerin en büyük sorunu nedir?


Öncelikle söylemek isterim ki benim düşüncelerimi temsil edecek bir siyasi parti olmadığı için herhangi bir siyasi parti sempatizanı değilim. Söyleyeceklerim herkes için geçerlidir. Ayazağa’da bulunan gençlerin en büyük sorunu uyuşturucu. Diğer önemli neden Ayazağalı gençlerin Ayazağa’da sosyalleşememesi, insanlar artık karşısındakine ‘çıkarım varsa seninleyim yoksa değilim’ gözüyle baktığı için, sosyal bir ortam oluşmuyor; böyle bir ortam oluşsa bile çok sağlıklı olmuyor. Suç işleyen kişi biz de kollandığı için, alttan gelen kesim sürekli suç işleyen kişinin gözde olduğunu düşünüyor. Aslında böyle bir şey yok. Örnek vermek gerekirse kavga eden kişiyi biz kolluyoruz arkadaşımız dostumuz diye, bunu görenler “Ben de yapsam beni de kollarlar.” diye düşünüyor ve gençler kötü yola sürükleniyor. Kavga eden ve suç işleyen gençliğe baktığınızda dibinde uyuşturucunun yattığını görebilirsiniz. Bu tarz kişiler toplumda normal statüde olduğu için diğerleri de “Ben de böyle olabilirim.” diyor. Ayazağa’da asıl neden bu, model gösterebilecek kişi sayısı çok az, olanlar zaten Ayazağa’da durmuyor.

Ayazağa’da gençlik derneğine üye olan kişilerle görüşüyor musunuz, sorunları hakkında bilginiz var mı?


Dernek başkanlığı yaptığım için, 85 üyenin 70’ini bizzat tanıyorum. Neredeyse hepsi arkadaşım olduğu için görüşüyorum ve sorunlarını biliyorum. Elimizden geldiğince sorunları çözmeye çalışıyoruz.

Size destek konusunda Ayazağa Mahalle Muhtarlığı’ndan ve Sarıyer Belediyesi’nden memnun musunuz?


Sarıyer Belediyesi’nin Ayazağa’da iyi bir çalışma yapabildiğini düşünmüyorum. Bizim yaptığımız kan bağışı organizasyonunda masa-sandalye getirtebilmek için kırk takla attık. Çünkü bu konuda belediyede üst kademede olan kimseye ulaşamıyoruz. Alt kademede yer alan bazı arkadaşlarımız sayesinde çok ufak destek alabiliyoruz. Ben bu yüzden Ayazağa’da bulunan derneklere çok fazla destek olabileceklerini düşünmüyorum. Genel olarak belediyecilik mantığı oturmadığı için, halka hizmet yerine kendi oy potansiyellerini yükseltmek amacıyla bir şeyler yapıyorlar. Keşke böyle şeyler olmasa, sosyalleşmek adına bir şeyler yapan dernek veya kurumlara destek verseler de beraber bir şeyler ortaya çıkarılsa. Konuştuğumuz zaman hepsi her zaman destek olacağız derken, ulaşmaya çalıştığımızda kapı duvar oluyor. Bugüne kadar hiç bir maddi desteklerini almadım, almamda.

Muhtarla ilgili olarak, çalışmalarına yorum yapmak istemiyorum. Ben bugüne kadar muhtara organizasyon konusunda 2 kere gittim, sağ olsun izin konusunda gerekli desteği gösterdi. Zaten bu konularda bize destek vereceğini söylemişti.

Sizce Sarıyer Belediye Meclisi’ndeki Ayazağalı üye sayısı yeterli mi, çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?


Ben meclis üyelerinin halkla daha iç içe olacağı çalışmalar yapmalarını umut ediyorum. Mesela yerel seçimlerden önce Rauf Denktaş Kültür Merkezi için herkesin katılacağı sosyal bir protesto yürüyüşü yapmak istedik. Ama partilerin siyasi çıkarları olduğu için, sürekli birbirlerinin açıklarını kolluyorlar. Yürüyüş kültür merkezinden çok ayrı bir yere saptığı için biz katılmadık. O yüzden meclis de Ayazağalı’nın hakkını savunduklarına inanmıyorum, partilerini savunuyorlar. Bu konudaki sıkıntı Cem Evi’nde de yaşandı. Ben Cem Evi’ne karşı değilim, Ayazağa’da olması gerekiyor ama olması gereken yer orası değil. Ben bu konuda gördüğüm kadarıyla da hiç bir çalışma yapılmadığını düşünüyorum. Çünkü Ayazağa’nın sosyalleşebileceği bir alanı yok. En çok sosyalleşebilecek alan orası, ilk yapıldığı zamanı hatırlıyorum. Ama burası belli kişilerin elinde köreltildi en son bir Cem Evi’ne verildi. Cem Evi’ni yapmak için gelsin benim evimi tutsun, gelsin benim dükkanımı tutsun ben buna karşı değilim. Ama halkın ortak alanını alıp buraya yapmaları ve meclis üyelerinin sessiz kalması, önerge vermemeleri bana çalışma yapmadıklarını açıkça gösteriyor.

Bu konuda yapılan bir protestoya katıldım, oradan Mustafa Karaman açıkça “Kimse endişe etmesin, bu burada olmayacak.” dedi ama daha sonra gördüm ki seçim beyannamesinde ‘Cem Evi’ne destek verilecektir.’ yazısı var. Bu destek konusuna bir şey demiyorum ama doğru yerde doğru destek vermediğine inanıyorum. Cem Evi’nin orada olmaması gerekiyor, Ayazağa’yı köreltecek bir nokta orası.

Son olarak  söylemek istediğiniz bir şey var mı?


Ayazağa’da sosyal oluşumlara destek verilmesi gerekiyor. Ayazağa’da 50 küsür dernek bulunuyor, tamamının birleşip sosyalleşebileceği, herkesin birbiriyle tanışıp, sohbet edeceği bir ortam yakalamak istiyoruz. Bu tarz organizasyonlara destek verilmesi gerektiğine inanıyorum. Kan bağışı etkinliğimizden önce 30-35 derneği bizzat arkadaşlarımla beraber gezdim, sadece 2-3 tane dernekten kişiler geldi. Diğerleri maddi kaygılarından, “Birinin yanında olursak diğerinden çıkar sağlayamayız.” düşüncesiyle hareket ediyorlar.

Kaynak: Ayazağa Gazetesi