AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci kendi resmi web sitesinde gündemle ilgili bir yazı kaleme aldı. Yazısında gündemle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunarak PKK, DAEŞ, DHKPC, Paralel çete, medya ve bunlarla işbirliği halindeki siyasi oluşumlar olarak nitelendirdiği grupları sert bir dille eleştirdi.


İşte Temurci’nin yazısından gündeme dair önemli satırbaşları;


 Türkiye siyasi tarihinde birçok ikiyüzlülük görülmüştür.

Dün söylediğinin bugün tersini yapan siyasetçiler, dün yazdığının bugün tersini savunan yazarlar, dün yuhaladığı kötülüğü bugün iyilik diye alkışlayan ilkesiz duruşlar, ahlaksızlıklar siyasi gündemimizden hiç eksik olmamıştır.

Cervantes’in güzel bir sözü vardır: “Başkalarına karşı değişik yüzler takınanlar, sonunda öyle bir noktaya gelirler ki, asıl çehrelerinin ne olduğunu kendileri bile unuturlar.” Ancak kabul etmek gerekir ki, kendini sadece AK Parti düşmanlığı ve Erdoğan nefreti üzerinden anlamlandırabilen kesimlerin bugün itibarıyla sergiledikleri hal, herhalde, Cervantes’in söylediğinin bile çok ötesinde ve daha önce görülmemiş düzeyde bir ikiyüzlülük ve utanmazlık zirvesidir.

AK Parti düşmanlığı ortak paydasında bir araya gelmiş PKK, DAEŞ, DHKPC, Paralel çete, malum medya ve bunlarla işbirliği halindeki siyasi oluşumlar, yakın tarihimizde benzeri görülmemiş bir şekilde Türkiye’ye karşı aynı anda bir kötülük yarışına girmiş durumda. PKK alçakça askerlerimizi ve polislerimizi şehit ediyor, bunu görmezden gelmeye çalışanlar, askerlerimiz Kandil’e operasyon düzenleyince “Çözüm Süreci” hatırlatmasında bulunuyorlar.

Bir yandan dış kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti hükümetini DAEŞ’le işbirliği halinde göstermek için her türlü ahlaksızlığı sergileyenler, askerlerimiz DAEŞ saldırılarına hak ettiği cevabı verdiğinde “Türkiye Ortadoğu savaşına çekiliyor” diye yaygaraya başlıyorlar. Askerimizin, polisimizin şehit edilmesini umursamayan, hatta “Arkamızda tabii ki terör örgütleri var. Sırtımızı PYD’ye ve PKK’ya dayamaktan onur duyuyoruz” diye övünen HDP sözcüleri, ordumuz teröristlere hak ettikleri cevabı verince birden barış havarisi kesiliyor, “silah çözüm değil, barıştan yanayız” demeye başlıyorlar.

Seçimden önce bütün gazete ve televizyonlarını “HDP’ye oy ver; kurtul” kampanyalarına hasredip terörün siyasi uzantılarından saz çalan pop starlar üretmek adına her türlü cambazlığı sergileyenler, şimdi de asker ve polislerimiz şehit edilirken PKK’yı mazur göstermek için çırpınıp duruyorlar.

“İki asker şehit edildi diye Kandil bombalanır mı” diyen paralelcileri mi ararsınız. “Hükümet erken seçimde daha çok oy almak için PKK’yı kışkırtıyor” diyecek kadar ahlaktan, erdemden hatta insanlıktan nasip alamamış gazete ve televizyon yorumcularını mı ararsınız. Düne kadar “Çözüm süreci Türkiye’yi parçalanmaya götürüyor” diye propaganda yaptığı halde, uçaklarımız terör kamplarını vurunca “Bu mu çözüm süreci? Böyle mi barışa ulaşacağız?” diye siyasi alçaklıkta tavan yapanları mı ararsınız...

Ocağına ateş düşmüş anaları tek sütunluk haberle geçiştirirken, çatışmada ölen bir teröristi manşetlere çekerek provokatörlük yapanları mı ararsınız...

Anlayacağınız;


“AK Parti iktidardan gitsin de Türkiye gerekirse yok olsun” cephesinde ne ararsanız var. Tanık olduğumuz bu manzara, Türkiye’nin aydınlık geleceği için birtakım hakikatlerin çok daha yakından anlaşılması adına tam bir turnusol kağıdı işlevi görüyor. Onlar AK Parti’ye vurduklarını sanıp şecaat arz ederken, kendi sirkatlerini ortaya koyuyorlar.

Milletimiz bir kere daha görüyor; Bu ülkede kim barıştan, çözümden ve kardeşlikten yanadır, kim çatışmadan, terörden ve şiddetten yana. Kim bu ülkenin aşını, işini, ekmeğini, refahını artırmaktan yanadır, kim yoksulluktan, kargaşadan ve sefaletten yana. Kim birlikten, beraberlikten ve huzurdan yanadır, kim bölünmekten, parçalanmaktan ve dağılmaktan yana. Kim havaalanlarından, köprülerden, otoyollardan, hastanelerden, üniversitelerden yanadır, kim iş makinelerini yakmaktan, geri kalmışlıktan, ilkellikten ve kokuşmuşluktan yana...

Kısacası;


Kim milletten ve Türkiye’den yanadır, kim dış güçlere maşalıktan ya da kendi dar hizip çıkarlarını koruyup kollamaktan yana. Ve milletimiz bir şeyi daha görüyor: AK Parti dün neredeyse, bugün oradadır. Bizim şiarımız her zaman bellidir.

Çözüm süreci dahil, her zaman, her yerde aynı şeyi söyledik: “Siyasetle müzakere, terörle mücadele.” Bu kadar net.

Ve biz bu ikisini asla birbirine karıştırmaz, birini diğerinin yerine ikame etmeyiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, istedikleri ittifakı kursunlar; Ne bu milletin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozabilir, ne de Türkiye’nin büyük hedeflere doğru tarihi yürüyüşünü durdurabilirler.

AK Parti’ye gelince;


İyi bilsinler ki AK Parti, kadim bir medeniyetin ve büyük bir tarihin mirasçısı olan bu çilekeş milletin ta bağrından süzülüp gelen bir davanın, bir idealin, bir ruhun adıdır. Bu ruhu çökertmek adına bu zamana kadar olmadık melanetleri sergilediler, başaramadılar.

Bundan sonra da başaramayacaklar.