Klasik müzik ruhumuza şifadır. Bu şifanın, en büyük örneklerinden bir tanesi Chopin’dir.

Polonyalı sanatçı Frederic Chopin Dünyaca ünlü piyanist ve bestecidir. 1 Mart 1810 yılında Polonya’nın ŻelazowaWola köyünde doğmuşve 18 Ekim 1849 yılında 39 yaşındayken Fransa’da vefat etmiştir. Klasik müzikte adından çok fazla söz ettiren Chopin, Fransızca öğretmeni olan babasından çocukluğunun ilk yıllarında Fransızca dersleri almış olan sanatçı, müzisyen olan annesinden de erken yaşlarda piyona dersleri almıştır. Çocukluğundan beri klasik müziğe ilgi duymuştur. 8 yaşında konserler vermeye başlamıştır.

Żywny, Frederic Chopin henüz 12 yaşındayken “Benim Chopin’e öğreteceğim bir şey kalmadı.” diyerek piyano derslerini sonlandırmıştır.

Chopin eğitime önem verdiği için özellikle Piyano alanında kendini geliştirmeye devam etti. Müzik onun vazgeçilmeziydi. Lise eğitimini tamamladıktan sonra Varşova Üniversitesi’nde konservatuar bölümüne yazıldı. Profesör Joseph Elsner, Chopin’in Polonya olmak üzere Tüm Avrupa’da ünlenmesinde katkısı oldu.

lk bestelerini 16 yaşında âşık olduğu kıza Constantia’ya yaptı. Hocasının da desteğiyle beraber Viyana’da konserler vermeye başladı. Sonra Paris’e yerleşen sanatçı, babasının da Fransız asıllı olmasından dolayı şehre alışmakta zorlanmadı

Polonyalı bir tarihçi Chopin'in bu ilginç vasiyetini şu şekilde açıklıyor: Kalbi kutuda saklamak, Polonya tarihinde, büyük bir aşkın simgesi olarak yer almıştır. Kral Stanislaw Augustus Poniatowski öldüğünde Kraliçemiz çok üzülmüştü. Kral'ın kalbini, Kraliçemiz, yaşamı boyunca bir kutu içinde saklamıştı.

En sevdiğim bestesi, NOCTURNE NO.20 IN C-SHARP MINOR bu müthiş besteyi henüz dinlemediyseniz tavsiye ediyorum. Ruhumu dinlendiriyor. Piyano sesi huzur veriyor melodiler kalbimizden akıp gidiyor. Bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Müziğin ruhumuzda her zaman yaşaması dileğiyle…