Sarıyer Posta Gazetesi olarak birçok kez gündeme getirdiğimiz Emirgan, Reşitpaşa, İstinye ve Poligon Mahallelerini kapsayan 47 pafta, 616 ada ve 33 parsel de yer alacak olan okul ile ilgili imzalanan protokolün iptal edilmesinin ardından bağışı Rıdvan Çam, yazılı bir açıklama yaptı.

Sarıyer'de ücretsiz bir anaokulunun inşaatı için İstanbul Valiliği, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Rıdvan Çam-Birgül Çam arasında 16 Eylül 2013 tarihinde imzalanan 2013.39 sayılı bir protokol imzalanmıştı. Buna rağmen okul inşaatının bir türlü tamamlanamaması tartışmalara neden olurken, akıllara 'Engel mi var?' sorusunu getirdi.

"HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ"

Açıklamasında Çevre Müdürlüğü'nün okul yapımı için imzalanan protokolü iptal ettiğini ve konuyu Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ilettiğini ifade eden Rıdvan Çam, "Bağışımızın engellenmesine alet ve sebep olan keyfiyet sahibi kişi ve yetkililere hakkımızı helal etmiyoruz" siteminde bulundu.

RIDVAN ÇAM'IN YAPTIĞI AÇIKLAMA

"Sarıyer halkı bir an önce başlanmış olan okuluna kavuşmak istiyor. Başlanmış olan inşaat faaliyetini engelleme yerine, faaliyetin devamının süratle sağlanmasını bekliyor. Yedi yıllık sabır taşıyor.

16/9/2013 tarihli ve 2013/39 No’lu protokol bağışçı Rıdvan Çam-Birgül Çam ile İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü (İl Milli Eğitim Müdürü) ve T.C. İstanbul Valiliği’nin (İstanbul Valisi) oluru ile imzalanmıştır. Protokolde ruhsatın alınmasının Milli Eğitim’e ait olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 14 derslikli bir ilkokul olacağı da protokolde mevcuttur. Sarıyer Mirgün Mahallesi (halk arasında bilinen adıyla) 616 Ada, 33 Parsel’deki alan ilköğretim tesis alanı olarak lejandda görülmektedir.

İl Özel İdaresi ve sonradan maliye hazinesine ait olan parselde hiçbir hukuki sorun olmadığı belirtilerek; yer tarafımıza İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gösterilmiş ve protokol tesis edilmiştir. Ancak protokolde 14 derslikli bir ilkokul olmasına rağmen, ruhsat çalışmaları sürecinde İstanbul İl Çevre Müdürlüğü’ne yapılan talepler doğrultusunda netice alınamamış, uzun revize çalışmaları sürecine rağmen Çevre Müdürlüğü Tabiat Varlığı Kurullarının kararları gereği 2010 yılındaki eski kurul kararlarına atıfta bulunarak taban alanı düşürülmüş, projedeki yükseklikte güncel imar planı hükümlerine rağmen düşürülmüştür. Ayrıca fonksiyona da müdahale edilerek ilkokul yerine anaokuluna çevrilmiştir.

Bir yanda engellemeler sürerken, bir yandan yeniden revizesi istenilen ve revize edilen projeler, Valilik, Milli Eğitim Müdürlüğü ve bağışçının talepleriyle, yeniden inceleme süreçlerinden geçerek, İl Çevre Müdürlüğü Tabiat Varlığı Kurulu tarafından 10 sınıflı daha küçük bir anaokuluna çevrilmiş; eski ve yeni Tabiat Varlığı Kurul kararlarına uygun olarak teşekkül ettirilmiştir.

(3250 m2’lik parsel alanında inşaat taban alanı 480 m2 olarak belirlenmiş; TVK kararlarına uygun şekilde temel alanında orman mühendisleri tarafından devrik, kuru ağaçlar temizlenmiştir. Kalan bütün bölümdeki ağaçlar tamamen koru olarak korunacaktır)

Bu suretle kurumlar ve bağışçı arasındaki her türlü yazışmalarda üç dönem boyunca ki İstanbul valilerimiz, yine üç dönem İstanbul Milli Eğitim müdürlerinin imza ve takipleriyle, dönemlerin milli eğitim müdür yardımcıları, il çevre müdürleri, Çevre Bakanlığı ve yetkililerinin bilgisi dahilinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Sarıyer Belediyesi'nin her türlü taleplerinin bağışçı tarafından yerine getirilmesi suretiyle ruhsat alınmıştır.

Bütün bu süreçler içinde, engelleyici niteliğini sonradan fark ettiğimiz bir itirazcı kimliğin, engelleme gerekçelerinin söz konusu olamayacağı, geçersizliği Tabiat Varlığı Kurulu kararlarınca belirtilmiştir. Okulumuz parsel sınırında bulunan binada 5 kat yükseklik ile parselin neredeyse tamamına taban alanı verilen bahçede ağaç bırakılmayarak emsale aykırı bir durum var iken, eğitim tesis alanında yapılacak okulun taban alanı ve yüksekliği minimum şartlarda kurul kararlarına uygun olarak teşekkül ettirilmiştir. Bu durumda okulumuz parsel dokusunun korunmasının da bir sigortası olacaktır.

İtirazcı kimlik, milli eğitim birimlerine, bu sefer de başka bir yaklaşımla 'siz bu okulu buraya yaptırmayın onun yerine ben size başka bir yerde okul yapayım' şeklinde etik olmayan tekliflerde bulunmuştur. Ancak kendilerine ‘siz isterseniz başka yerde kedi adınıza istediğinizi yapabilirsiniz, bu sizin diğer bağışçının mevcut hakkını engelleme sebebi olamaz' denmiştir. Sonuçta etik olmayan bu teklifler netice alamadığı halde engelleme arayışları sürdürülmüştür.

Ancak her türlü izin, proje tasdikleri, tüm kurul ve kurumların kararları ile devlet adına alınmış 7.2.2019 tarihli ruhsat ile devletin arsasına bağışçının hiçbir beklentisi olmaksızın, vergiden de düşmeksizin aile geleneğine küçük bir halka olarak düşünülen bağış inşaatına 3.7.2019 tarihli yer teslimi ile başlanılmıştır. Ruhsat temini ile yer teslimi arasındaki süreçte itirazcı kimlik, her nasılsa aynı gerekçe ile engelleme arayışını sürdürerek Çevre Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü'ne, İstanbul İl Çevre Müdürlüğü kararlarına ruhsat alınıp, işe başlanıldığı halde yeniden itirazda bulunmuştur.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı T.V.K. Genel Müdürlüğü'nün 28.6.2019 tarihli E 6962D sayılı İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne yazısı ile bahse konu itiraza ilişkin İst. 3nolu TVK bölge komisyonunun 4.12.2018 tarihli ve 03-1022 sayılı komisyon kararında mevzuat ve ilke kararları açsından aykırı bir durum bulunmadığı hususları bildirilmiş olup, bakanlığımızın ilgili B yazısı ile inşat ve fiziki faaliyetlere devam edilebileceği bildirilmiştir. Akabinde 7.2.2019 tarihinde Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yer teslimi ile faaliyete devam edilmiştir.

Bir süre sonra itirazcı kimlik bir dilekçe ile daha önce dikkate alınmamış olan, etik olmayan pazarlık tekliflerini tekrarlayarak, her nasılsa kabulünün hiç mümkün olmaması gereken bir ortamdayken; 7 yıllık maddi ve manevi uğraşlar sonucunda elde edilmiş ve başlanmış olan bağış hakkımızı yok etmeye yönelmiştir. Bu durumda, bağışçı haklarının yanında, önceki bölümde bahsi geçen tüm kurum ve kurullar ile kendi imza ve kararlarını da yok sayarak, inşaata uygunluğu ve başlangıcı tescillenmiş bir ortamı terk etmemiz ve başka bir ortamda ‘isterseniz yeni bir protokol ile bir okul inşaatına başlayabilirsiniz’ denmiştir. Bu talebe, 7 yıllık bir serüven sonunda yeni protokolle başka bir yerde bağış yapmayı anlamlı ve güvenilir bulmuyoruz cevabını verdik. Bunun üzerine İl Çevre Müdürlüğü, Sarıyer Belediyesi’ne ruhsatın iptalini isteyen bir yazı yazmıştır, ancak Sarıyer Belediyesi Çevre Müdürlüğü’ne cevap yazısında 'İmar planı, plan notları ve meri imar mevzuatı doğrultusunda 616 ada, 33 parsel için İmar Kanunu'nun 26. Maddesine göre düzenlenen yapı ruhsatının açıklanan hususlar doğrultusunda iptal edilemeyeceği, ileride doğacak hukuki sorumluluklar nedeniyle başkanlığımızca imar kanununun 26. Maddesine göre düzenlenmiş yapı ruhsatının iptali bu aşamada yapılamamaktadır' denmiştir. Bu sefer de Çevre Müdürlüğü: o zaman kararnameye dayanarak 'Biz kendimiz iptal ederiz' diyerek cevap vermiştir. Bunu Milli Eğitim Müdürlüğü’ne de bildirerek bu sebeple 'Vali yardımcısı imzası ile protokolünüz iptal edilmiştir' yazısı gönderilmiştir. Bu durumun keyfiyet mahsulü olduğu ve hukuki bir durum arz etmediği kendilerine ekteki yazımız ile bildirilmiştir.

Bizim bir vatandaş olarak algıladığımız kadarıyla devlet sistemi ve devamlılığı içerisinde böyle bir anlayışın olmaması icap eder. Ruhsat ve protokol iptali ve yeni bir protokol yapılması arayışı yerine devletimizden beklediğimiz en kısa süre içerisinde mevcut bağış okulumuza yeniden devam edebilmemiz konusunda tarafımıza olumlu bir yazı ile bildirimde bulunmasıdır.

Aksi durumda zorla bağış yapmak durumunda değiliz elbet. Ancak 7 yıllık süreçte bağışçı haklarımızı ve devletin teşekkül etmiş haklarını korumak isteyen, destek olan yetkililere teşekkürü borç biliyor; bağışımızın engellenmesine alet ve sebep olan keyfiyet sahibi kişi ve yetkililere hakkımızı helal etmiyoruz! Devletimizden, kaybolan yıllarımız, maddi , manevi emeklerimizle ilgili, maddi manevi hiçbir tazminat talebinde bulunmuyoruz. Sadece bu konunun devlet hafızasında yer alarak idari bir inceleme içerisinde ele alınması gerektiğini ön görüyoruz. ( Konu ile ilgili 80 sayfalık bir yazışma dosyası, projeler ve belgeler devlet arşivinde mevcuttur.)

Bağışımızı daha sonra bir başka zaman ve ortamda, sağlığımızın elverdiği surette yerine getirebilmek umuduyla..."