Evlenmeden önce çiftler birbirine aşık oluyor ve insani duyguların en yücesi olan aşk duygusu ile birlikte bir yuva kurma hayali içerisine giriyorlar. Büyük bir heyecan ile düğün dernek kuruluyor. İşte sonra asıl macera aynı evin içerisine girince başlıyor. Evlendikten sonra sıradanlaşan birlikteliklerde en sık kişilerin partnerine karşı özensizleşmesiyle karşılaşıyoruz. Çiftler bize başvurduklarında evlenmeden önce kokusuna aşık olduğu sevgilisinin şimdilerde hiçte iyi kokmadığını ve kendine hiç bakmadığını dile getiriyor. Oysa bakımlı haline aşık olduğumuz insanın en bakımsız halinin bizi heyecanlandırmayacağı ve aşk duygusunun heyecanla doğru orantılı olduğunu neden aklımızın bir köşesine yazmıyoruz?

Bu süreçte durup düşünmeyen ve profesyonel bir destek almaktan kaçınan çiftler genellikle ikinci bir hata daha yapıyor ve evliliğin bir tutkala ihtiyacı olduğu inancıyla dünyaya bir bebek getirmeyi planlıyorlar. Üstelik bir bebeğin ilişkideki tutkal olma serüvenine sebebiyet veriyorlar. Sorun burada da bitmiyor. Aslında burada öncelikle dünyaya gelmeyi kendisi seçmemiş olan bir bebeğe yapılmış bir haksızlık var. Yetişkin olana dek maruz kalacağı sorunları ve yetişkinliğinin de yanlış ebeveyn tutumları yüzünden travmalarla dolu olacağı gerçeğini hiçbir bebek hak etmiyor. Zaten bu seferde sorun tam olarak çözülmüyor ki! Yeni bir sorun: "Çocuğa gösterilen ilgiye karşı kıskançlık" başlıyor. Tüm bunların yanı sıra bugün çözülmeyen ve halının altına süpürülen sorunlar çözülmediği ve durmaya devam ettiği gibi büyümeye de devam ediyor.

Bir sonraki aşama mı? Eyvah! Çocuk ile birlikte evliliği askıyı almak. Ne demek bu evliliği askıya almak? Çiftler neden çocuk için yaşarlar? Mutlu olmayan bir kadın/erkek iyi bir ebeveyn olabilir mi? Kendinden çok çocuğunu düşünen anne/baba çocuk evden ayrıldığında kendine dair bir gerçeklik bulabilir mi? Peki ya çocuk? Kendini önemsemeyen bir annesi ve babası varken gelecekte kendini önemseyen bir yetişkin olabilir mi? Üzgünüm ama  önce kendimizi, sonra eşimizi sevmezsek ne mutlu bir beraberliğimiz olur ne de mutlu bir çocuğumuz.

Peki ya ne öneriyoruz? Eşinize sevgiliniz gibi davranın, eşinizin ebeveyni olmayın ve ailede önce eşinizle ilgilenin. Şimdi de "Ne yani çocuğumuzu sevmeyelim mi?" dediğinizi duyar gibiyim.  Çocuğunuzu elbette sevin, sevemeyeceğiniz, akşamları nasıl bir gün geçirdiğini soramayacağınız, geceleri masal okuyup üstünü örtemeyeceğiniz çocukları dünyaya getirmeyin. Ancak şunu da unutmayın, çocuklarımız ileride nasıl bir yetişkin olacaklarına dair ve ebeveynliğin nasıl yapıldığına dair ilk fikirleri ebeveynlerini gözlemleyerek edinirler. Siz eşinizi sevmiyorsanız çocuğunuz da eşini sevmeyebilir. Hatta ileride daha da kötüsü çocuğunuz ileride sevilmediği bir ilişkide kalmayı tercih etsin mi istiyorsunuz?