kitap (Tuncay DAĞLI yazdı....)      Sarıyer Edebiyat Günleri gelecekteki ‘Sarıyer Kültür ve Sanat Festivali’nin temelini oluşturdu ve şundan çok eminim ki ileriki yıllarda insanlar göç ettikleri köylerinde, kasabalarında yapılan festival ve şenliklere gitmek yerine, Sarıyer’de gerçekleştirilen, içinde sanatsal, kültürel ve turizmi geliştirici etkinliklerin yer aldığı geniş kapsamlı bir festivalin parçası olmaktan, katılmaktan ve katkı koymaktan mutlu olup, gurur duyacaklar. İşte o zaman da ‘Sarıyerlilik’ bilinci beyinlere kazınmış olacak.

Bir yazıda okumuştum; 2. Dünya Savaşı’nda büyük yıkıma uğrayan Avrupa devletlerinden Almanya büyük bir kalkınma hamlesi başlatır... Ama bu kalkınma hamlesini büyük fabrikalar ve sanayi tesisleri kurarak değil, öncelikle beyinleri etkileyerek, inanç aşılayarak başlatır ve bunun için de ülkenin her yerinde yepyeni tiyatrolar kurup, kültür merkezleri inşa eder. Ardından da büyük Almanya’ya doğru adım adım ilerlenir..

Bu hafta Sarıyer Edebiyat Günleri’nin ikincisi gerçekleştiriliyor.. Bu organizasyon birileri için eğlence, hayata renk katmak ya da Sarıyer Belediyesi adına günü kurtarmak gibi görülebilir ama bana göre öyle değil. Emek verilen, çaba harcanılan, kolektif hareket edilen ve yatırım yapılan bir organizasyon bu.. Bir öykü yarışması ile ilk adım atıldı ardından şiir yarışması geldi, söyleşiler, kitap fuarı, imza günleri ve ödüller derken geniş çerçeveli bir etkinlik oldu.

Belediye Başkanı Şükrü Genç, Başkan Yardımcısı Adnan Ayber, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Filiz Coşkun, eğitimci-yazar Halil Genç, Sarıyerli yazar ve şairler İbrahim Balcı, Tuncay Dağlı Cefer Hergünsel, Emine Koç, Emine Topçu, Gökten Ulugergerli, Ramazan Gecenoğlu, İlknur Arı, Nurten Ertul, ve öğretmen arkadaşlarımız Ercan Zor, Ayhan Yeşiltaş, Ali İhsan Konuklu, Beyhan Aksop, Cahide Şahin, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü personeli Özcan Aydın, İbrahim Eren ile yayıncı kuruluşlar bu organizasyonun temelinde yer alıp, emek verdi. Sarıyerli yazar ve şairler gibi tanınmış daha birçok sanatçı, yazar ve şairimiz de düzenlenen etkinliklerde yer alıp, imza günü, söyleşi, konferans ve dinletilere katılarak katkı sağlıyor.

İsteriz ki bu emek boşa gitmesin, daha da gelişerek büyüsün, Sarıyer insanını dünya ile bütünleştirsin, beyinleri aydınlatsın, barış ve kardeşlik duygularını pekiştirsin. Çünkü bazı kişiler ve beyinler tarafından kültür-sanat işleri lay lay lom işler, kalıcı olmayan, eğlenceye ve boş zamanı geçiştirmeye yönelik işler olarak görülüyor. Bu olayı böyle görenlerin yaşamı boyunca eline bir kitap alıp ta okumadığından eminim. Eğer okusaydı beyninin pencereleri biraz aralanır, içeriye ışık girer ve dışarıda neler olup bittiğini, hangi dünya düzeninde yaşatıldığımızı ve aydın insanların, insanca yaşamı yakalayabilmek için nasıl mücadele verdiklerini görebilirlerdi.

İşte bu nedenle olaya edebiyat günleri deyip geçmemek, hangi görüşten, hangi renkten, hangi dilden ve dinden olursa olsun bu etkinliğe gelip, oradaki yazar, şair ve sanatçılarla etkileşimde bulunmanın önemini kavramak ve gelecek yıllardaki organizasyonlar için destek vermek gerekir.

Ve!.. Her şeyin ilkleri, ilklerde yaşanılan acemilikler vardır. Ama Amerikayı her defasında yeniden keşfetmemek, bu organizasyonları daha önce yapan ve yapmakta olanlardan örnekler alıp, geliştirmek gerekir. Bunun için de hemen kolları sıvayıp, gelecek yıllarda Sarıyer Kültür ve Sanat Festivali’ni yapmak, bu festivalin içeriğini doldurup, bir yıla yaymak, bunun için belediyenin önerliğinde bütün dernek ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcilerinden oluşacak bir Sarıyer Kültür ve Sanat Konseyi oluşturmak, gerçekleştirilecek faaliyetlerle ilgili proje ve planlar yapmak ve hazırlığa başlamak gerekir diye düşünüyorum..