Çocuklar için, en güvenli alan olan evleri ve ailelerinden uzaklaşmak, dış dünya ile farklı türde bir temas kurmak birtakım haklı endişeleri barındıran bir süreçtir. Her çocuk az da olsa okula başlarken endişeli olabilir; ancak bu endişe bazen çocukların okula uyum süreçlerini bozabilecek boyuta ulaşabilir.

Birçoğumuz Eylül ayı gelip okul zili çaldığında, okul bahçelerinde ağlayan, annelerinin eteklerine yapışan, okuldan anne-babalarını göndermek istemeyen çocuklara tanık olmuşuzdur. Okulun ilk günlerinde, anne-babası yokken neler olup biteceği, öğretmeninin kendisine iyi davranıp davranmayacağı, arkadaşlarına uyum sağlayıp sağlayamayacağı, çıkışta anne-babasının kendisini almaya vaktinde gelip gelmeyeceği gibi pek çok soru minik zihinlerde dönüp durur. Bu stres veren düşünceler büyüdüğünde çocukların karın ağrısı, kusma, bulantı, halsizlik, ateş gibi fiziksel sorunlar yaşamalarına neden olabilen büyük bir sorun yumağına dönüşebilir.

Çocuklarınız sosyal ve duygusal olarak okula hazır mı?

Üstelik son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan birtakım tehlikeli olaylar, çocuklar için dış dünyanın kendileri için güven verici bir yer olduğuna ilişkin kanaatlerini ve okula alışma süreçlerini daha fazla etkiliyor. Ayrıca, anne-babaların da edindikleri koruma pratiği çerçevesinde ailenin bütün olarak bu sürece uyum sağlaması gitgide zorlaşıyor ve bu konuda uzman yardımı almak üzere psikoterapi merkezlerine olan başvuru sayısı günden güne artıyor. Bu açıdan, ailelerin genel eğilimi, çocuklarının sosyal ve duygusal açıdan okula hazır olup olmadıklarına ilişkin değerlendirmenin yapılması ve bu hazırlığın daha sağlıklı bir şekilde nasıl yapılacağı hakkında bilgi edinmek oluyor. Ancak, gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta var ki, ebeveynlerin psikolojik olarak çocuklarından ayrışmalarına ve onların bireyleşmelerine yönelik içsel hazırlıklarının ne durumda olduğu. Bu açıdan yapılacak ilk hazırlık, ebeveynlerin kendi tutum ve davranışlarının farkında oluşlarıdır, çünkü ebeveynler hazır olurlarsa çocuklar ancak hazır olur.

Yaşadığımız ilk deneyimler tutumlarımızı değiştirebilir

Diğer yandan, birçoğumuz için okulun ilk günü olumlu ya da olumsuz anılarla hafızamızda canlı bir yer tutar. Yaşadığımız bu ilk deneyimler, okul ortamına, arkadaşlara, öğretmene, öğrenmeye hatta kendimize yönelik tutumu bile etkileyebilme gücüne sahiptir.

O halde çocukların öğrenme hayatlarına daha sağlıklı bir başlangıç yapabilmeleri açısından nelerin daha faydalı olabileceğine dair aşağıdaki önerilere birlikte göz atalım.

-Çocuğumuzun fiziksel sağlığını mutlaka okula başlamadan önce kontrol ettirelim.Ø
-Beslenme ve uyku alışkanlıklarını okul başlamadan en az bir veya iki hafta önce okula uygun olarak planlayalım ve gerekli düzenlemeleri yapalım.Ø
-Çocuğumuzun öğretmeni ile tanışarak, hem çocuklarımızın sorularına gerçekçi yanıtlar verebilmek hem de kendi kişisel endişelerimizi giderebilmek için iletişimi başlatalım.Ø
-Çocuğumuzla birlikte okul başlamadan önce okula kısa bir ziyaret yaparak, okulu tanıyalım ve bazı temel gereksinimlerini nasıl karşılayacağı, ilk gün nelerle karşılaşabileceği hakkında konuşalım.Ø
-Okul alışverişine birlikte çıkarak ve onun seçim yapmasına olanak tanıyarak, okulda kullanacağı malzemeler konusunda özendirelim.Ø
-Okul başlamadan önce evde okulla ilgili olumlu konuşmalar yapalım, okul hakkında hikaye ya da resim etkinliği yapabiliriz.Ø
- Çıkış zili çalmadan önce mutlaka okulda olalım.Ø
-Çocuğumuzun kaygılarını, onu yargılamadan ve eleştirmeden dinleyelim ve olası çözümler hakkında birlikte bir yol bulmaya çalışalım.Ø
-Çocuğumuzun sosyal ve gelişimsel açıdan özelliklerini iyi tanıyarak, beklentilerimizi o doğrultuda oluşturalım ve çocuğumuzu kesinlikle başka çocuklarla karşılaştırarak kıyaslama yapmayalım.Ø

Uzman Psikolog/Aile ve Çift Terapisti Büşra Birtane