co1 Saadet Partisi Sarıyer İlçe Kadın Kolları Başkanı Derya Demir, yazılı bir basın açıklaması yaparak 23 Nisan Ulusan Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda verilen mücadeleyi anlatıp, o dönemde kanıyla, canıyla dünyaya meydan okuyan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının çocuklara armağan ettiği bu bayramın değerinin bilinmesi gerektiğini vurgulayan Derya Demir şunları söyledi:

 SADET PARTİSİ“Sarıyer İlçe Kadın Kolları olarak, milli iradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 93. yıl dönümünü ve bu günün anısına ilan edilen, geleceğimizin güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere tüm milletimizin ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı içtenlikle kutluyoruz.

23 Nisan 1920’ye gelinceye kadar Anadolu işgal ve esaretle tanışmış, asırlar boyunca devletin payitahtı olan İstanbul 16 Mart 1920'de işgal edilmiş, özellikle İngilizler mağrur ve küstah tavırlarla şehirde terör estirmeye başlamışlardı. Anadolu’nun imanlı ve yiğit yüzbinlerce evladı yedi düvele karşı savaştı. İşte milleti ayağa kaldıracak güç olan Türkiye Büyük Millet Meclisi 93 yıl önce böylesine yürekleri dağdar eden bir atmosferde açıldı.co2

Bu ilk Meclis'in açılışı Cuma gününe denk getirilmiş ve M. Kemal Paşa "Heyet-i Temsiliye" adına millete bir genelge de göndermişti. Bir nevi “millete açık davetiye” manasına gelen bu genelgede; 23 Nisan Cuma günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılacağı, Cuma namazı kılınarak Kur’an’dan ve namazdan feyz alınacağı, namazdan sonra Peygamberimiz’in sancağı ve Sakal-ı Şerif’i taşınarak Meclis önüne gidileceği bildirilmişti. Genelge alınır alınmaz vilayetlerde, kazalarda, kasabalarda, hatta köylerde hatimler indirilmeye başlanmıştı. 23 Nisan 1920 Cuma günü, Cuma vaktinden önce artık heyecan son haddine ulaşmıştı. Yurdun bütün camilerinin minarelerinde salavat-ı şerife okunuyor, en muhteşem merasim ise Ankara'da yapılıyordu. Camiye, Ankara'ya intikal etmiş olan bütün milletvekilleri gelmişti. Hutbede, o günün ehemmiyetinden bahsediliyordu. Namazdan sonra sancak çıkarılmış ve kafilenin önüne geçirilmişti. Sinop Mebusu Hoca Abdullah Efendi, üzerine yeşil örtü açılmış bir rahlenin üzerinde Kur’an-ı Kerim ve Sakal-ı Şerif’i taşımaktaydı. Rahleyi, yarı yoldan sonra Meclis'e kadar taşımak üzere Yozgat Mebusu Müftü Hulusi Efendi almıştı. Yol boyunca devamlı tekbirler getiriliyordu. Bu şekilde Meclis binası önüne gelinmiş, burada kurbanlar kesilmişti. Daha sonra Bursa Mebusu Hoca Fehmi Efendi dua etti. Bu duaya bütün milletvekilleri ve halk heyecanlı bir şekilde "amin" diyorlardı. Bu arada Hacı Bayram Veli Türbesi’nden alınan sancak ve rahle üzerinde getirilen Kur'an-ı Kerim ile Sakal-ı Şerif de kürsüye konmuştu. Bu merasimlerin ardından çalışmalara başlandı. O Birinci Meclis'te dinî tahsil görmüş olanlarla, din görevlisi olanların sayısı hayli fazlaydı. İzmir Mebusu Mahmut Esat Bozkurt da, "Meclis'te müezzin beş vakit ezan okur, imam cemaatle namaz kıldırırdı." diyerek, o günkü havayı anlatır. Tüm dünyaya örnek olan İstiklal Harbi ile ilgili tüm önemli kararlar, bu kahraman mecliste alınmıştır.

Tepeden tırnağa  maneviyat yüklü bu muhteşem açılış merasimini millet olarak her daim  hafızalarımızda dipdiri tutmalı, o güzel ruhu nesilden nesile aktarmalı  ve o ruhu yaşatanları hayırla anmalıyız. Irkçı emperyalistlerle İstiklal Savaşı yapmış ve Büyük İsrail Antlaşması olan Sevr’i uygulattırmamış olan  imanlı ecdadımızın torunları olarak, yıl dönümünü kutladığımız bu milli günümüzde 23 Nisan 1920 ruhunu yeniden kuşanmalıyız.

Bugünün  Türkiye’si ve coğrafyamız üzerinde oynanan aynı oyunların arka planını görerek üzerimize düşeni yapmalıyız. Aksi takdirde, gelişen olayları perde arkasından seyretmek, kayıtsız kalmak, Başbakan Erdoğan’ın "On yılda memleketin gazını aldık, bu toplum törpülendi", cümlesinin onayı anlamına gelecektir.

Biz, bu milleti millet yapan değerlerin törpülenmesine razı olamayız. Biz sözde muhafazakârlaşma adına değerleri batılılaştırılmış, zihniyeti devşirilmiş, öncelikleri dünyevileştirilmiş bir toplum projesinin yanında yer alamayız. Evet, biz toplum değil, bir milletiz!

Saadet Partisi camiası olarak biliyoruz ki, her santim toprağına gereken bedeller ödenmiş vatan toprağımız bizlere bir miras değil, ancak çocuklarımıza bırakacağımız kutsal bir emanettir.

Soruyoruz! Bir yandan çocuklarımıza armağan edilen bu milli günümüzü kutlarken, diğer yandan İstiklal Marşımızda ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ diye tarif edilen Batı Medeniyeti’nin esaslarını çocuklarımıza dayatan bir eğitim sistemi hangi mantığa sığıyor!

1924 yılında “Türkiye Maarifi Hakkında Rapor” hazırlayan ve ilgililere sunan John Dewey raporunda “Biz bir program yaptık. Bu program kırk yıl uygulanırsa, Türkler kökünü kaybeder. Tıpkı bir Amerikalı gibi düşünmeye başlar.” demiştir.

Karakteri itibariyle emperyalist Batı medeniyeti kalkınma ve gelişmesini sömürüye ve zulme borçludur. Ülkemiz bu zihniyet tarafından aç bırakılmak, borca esir edilmek, işsiz bırakılmak ve manevi köklerinden koparılmak istenmektedir.  Irkçı emperyalistler, Türkiye için özel projeler hazırlayıp uygulamaya koymaktadırlar. Bu projelerin en önemlilerinden bir tanesi de eğitimin yozlaştırılması, manevi değerlerden yoksun bırakılmış seküler bir neslin yetiştirilmesidir.

“Allah’a kul olarak değil, Siyonizm´in mutlu köleleri olarak yaşayın ki huzur bulasınız” anlayışının, hâkim olduğu Mili Eğitim siyasetimize  AB kıstasları istikametinde batılıların istediği gibi bir nesil yetiştirme hedefinden dönülmemiş "Bu kâinatı kim yarattı?" sorusunun cevabı dahi okul kitaplarında hala yer alamamıştır. Manevi tahribat had safhadadır, din eğitimi etkisizleştirilmiştir. Kaybolan nesillerimizin vebalini kim ödeyecek?  Talim ve Terbiye Kurulu okul kitaplarını Müslüman milletin inanç değerlerine aykırı unsurlardan temizlemeyecekse bu işi kim ve hangi kurum yapacaktır?

Kendisini Muhafazakâr Demokrat olarak tanımlayan ve bir kitle partisi olduğunu ilan eden 11 yıllık AKP iktidarının Milli Eğitim’de attığı adımlar, medeniyetler ittifakı, ılımlı İslam, dinler arası diyalog çalışmaları kapsamında atılmış adımlardır. Bu çalışmalar küreselleşme ve çağdaşlaşma sürecinde inanan insanların gazını almaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Okul ve dershane arasında sıkıştırılan,  ders kitapları dışında başka bir şey okumayan çocuklarımız, lise çağına geldiğinde Türkçe'yi ancak  93 kelime ile konuşuyor. Öğrencilerimizin çoğu, eğitimlerinin ilk 8 yılı içerisinde temel becerileri geliştiremiyor. Son yıllarda okullarda şiddet olayları arttı. Suç işleme yaşı gittikçe düşüyor. Saatte 9 çocuk suça itiliyor. Suç işlediği ispat edilen çocukların tek seçeneği hâlâ ceza. Sokakta çalışan çocukların sayısı artıyor. Asgari çalışma yaşı uygulanmıyor. Alkole başlama yaşı 10’un altına düştü. İlköğretim öğrencileri arasında alkol kullananların oranı %15,4, ortaöğretimde yaşamı boyunca en az bir kez alkol kullananların oranı % 45 - %50. Sigaraya başlama yaşı 7’ye düştü. Uyuşturucuya başlama yaşı 10’un altında. Türkiye genelinde 0–18 yaş grubu madde bağımlılarının sayısı 100 bini geçmiştir. Oysa ki, bütün bu gerçekleri göz önüne alan, ruhları ve iradeleri yeniden inşa edecek ve hayatın her türlü zorlukları karşısında onları zafere ulaştıracak bir eğitim, çocuklarımıza bırakacağımız en büyük servettir. Çünkü geleceğimiz, çocuklarımızın eğitimine bağlıdır.

Yeni kuşaklar, özgüven duygusuna sahip, kendi başına karar verebilen, kendi toplumunun tarihi birikiminden ve imkânlarından haberdar olan, küresel gerçekleri bilen, evrensel anlayış ve değerlerle bütünleşmiş şekilde donatılamazsa, milletin özlemleri gerçekleştirilemez.

Bu nedenle Saadet Partisi, ilmî gereklere uygun bir eğitim reformunu programına almaktadır.

Milletimiz asırlar boyu, ahlâk ve maneviyata dayanan kültürü ile bütün insanlığa ışık tutmuş, en üstün medeniyetleri kurmuş ve bütün insanlığın saadetine paha biçilmeyecek derecede büyük katkılarda bulunmuştur. Bugün de bütün insanlık, yeryüzünde âdil bir düzenin kurulması için, milletimizin öncülük yapmasını beklemektedir. “BİR ÜLKENİN GÜCÜ; TANKI, TOPU, PARASI DEĞİL, İMANLI EVLATLARIDIR” diyen liderinin izinde, “Seçimler İçin Değil, Gelecek Nesiller İçin” çalışan Saadet Partisi teşkilatları sizlerin oyları ile en kısa zamanda iktidar olacaktır...

Milletimize saygıyla duyurulur...”

 

DERYA DEMİR (Saadet Partisi SARIYER  İlçe Kadın Kolları Başkanı)