ACHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu YARSAV tarafından Sarıyer’de düzenlenen ‘Kuvvvetler Ayrımı, Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Kurulları’ adlı uluslararası sempozyuma katıldı.  Basın mensuplarının da gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a yönelik sert eleştirilerde bulundu.

KILIÇDAROĞLU'NDAN BAŞBAKAN'A SERT ELEŞTİRİ

Kılıçdaroğlu yapılan anketlere müdahale iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunarak, "Anketlere öteden beri güven duymuyorduk. Bir ülkenin Başbakan'ı doğrudan medyaya müdahale ediyor. Bir ülkenin Başbakan'ı, doğrudan anket sonuçlarına müdahale ediyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın o koltukta oturmaması lazım. Hala o koltukta oturuyorsa emin olun yüzsüzlüğünden oturuyordur. İnsan biraz utanır ya. Daha düne kadar 'bu ülkede medya bağımsızdır' diyordu. Medyaya doğrudan müdahale ettiği ortaya çıktı. Daha düne kadar 'biz medyaya karışmıyoruz, gazeteciler hapiste yoktur' diyordu. Gazeteciler hapiste. Medya havuzu oluşturduğunu gördük” dedi.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan YARSAV Başkanı Murat Arslan siyasal iktidar- yargı ilişkisine dikkat çekerek ‘Yargı hiçbir zaman bir siyasal programın uygulama aracı olarak görülemez” dedi.

Grand Tarabya Otel’de yapılan sempozyum saat 10:00’da başladı. Kılıçdaroğlu toplantı yapılan otele CHP İl Başkanı Oğuzkan Salıcı, ECHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’le birlikte geldi. Mustafa Sarıgül, Kılıçdaroğlu’nu otelin lobisine kadar geçirdikten bir başka programı olması nedeniyle ‘beni affedin’ diyerek izin istedi ve otelden ayrıldı.

YARSAV BAŞKANI HEM ELEŞTİRDİ HEM UYARDI

YARSAV Üyeleri, Türk ve yabancı savcı ve yargıçların yanı sıra CHP Milletvekili Emine Ülker Tarhan, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz, CHP Belediye Başkan Aday Adayları Dr. Cengiz Tamer, Betül İstanbullu, Av. Necati Yıldırım, belediye meclis üyeleri ve Bpartililerin izlediği sempozyumun açılış konuşmasını Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Murat Arslan yaptı.

ARSLAN: "HÜKÜMETİN KURMAYA ÇALIŞTIĞI YARGI SİSTEMİ KAYGI VERİCİ"

Murat Arslan konuşmasında Türkiye’de, eski Sovyetler Birliği’nde komünist hükümetin uyguladığı yargı sisteminin kurulmaya çalışıldığını söyledi. Arslan, “Şu anda herkesin gözü önünde eski Sovyetler Birliği’nde yargıçlar üzerinde baskıyı ifade etmek için kullanılan telefon hukukuna geçilmiştir. Orada yargıçlar önemli siyasal davalarda uygulamaları gereken hukuk kurallarına göre değil de siyasal iktidarın, yani komünist partinin yöneticilerinin emir ve talimatlarına göre karar veriyorlardı” dedi.

LYARSAV Başkanı Murat Arslan konuşmasında, Türkiye’de hükümetin kurmaya çalıştığı yargı sisteminin kaygı verici olduğuna da dikkat çekti. Arslan, hükümetin bu yöndeki faaliyetlerini eski Sovyetler Birliği’ndeki uygulamaya benzetti. Arslan, “Yargıyı sıradan bir kamu hizmeti olarak görüp, genetiğini belirleyen bağımsızlık ve tarafsızlık özelliklerinden tecrit ederek siyasal iktidarın emrindeki bürokratik hiyerarşide alelade bir yere yerleştirme çabası var” ifadelerini kullandı.

Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde bugünlerde bu aşamadaki uygulamalara tanıklık etmekteyiz. Hukuka aykırılığı Danıştay’ca açıkça saptanan adli kolluk ile ilgili düzenleme, bu defa yasalaştırılmak suretiyle cumhuriyet savcıları, vali ve emniyet müdürlerinin altında, kararları onların denetimine tabi, hiyerarşik anlamda ast konumuna getirilmektedir. Yargısal sürecin ilk aşamasının yürütmenin kontrol ve denetimine bağlanması tarihsel tecrübemiz içinde artık unutmamız gerek tutuk adalet sisteminin yeni bir formla hortlatılmasıdır. Şu anda herkesin gözü önünde eski Sovyetler Birliği’nde yargıçlar üzerinde baskıyı ifade etmek için kullanılan telefon hukukuna geçilmiştir. Orada yargıçlar önemli siyasal davalarda uygulamaları gereken hukuk kurallarına göre değil de siyasal iktidarın, yani komünist partinin yöneticilerinin emir ve talimatlarına göre karar veriyorlardı. Yargıçların mesleklerini devam ettirebilmeleri, hukuka uygun ve adil yargılamalarına göre değil komünist partiden gelen emir ve talimatlara göreydi. Sonuçta Sovyet vatandaşlar için mahkemeler hak aramak için başvurulan bir kapı olmaktan ziyade siyasi iktidarın kararlarının hukuki bir kılıfa sokulup kendilerine tebliğ edildiği resmi dairelerdi. Bugün ülkemizde geçerli kılınmaya çalışılan sistemde otoriter ve totaliter şiarı olan telefon hukuku ile iş gören bir yargı sistemdir.”

F“FIRSATTAN İSTİFADE İLE KENDİLERİ PARALEL YAPI KURMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Murat Arslan, paralel yapı söylemlerini de eleştirdi. Hükümetin kendi yolsuzluklarını kapatmak için böyle bir şey uydurduğunu anlatan Arslan, “Muhaliflerini darbeci yaftasıyla hapislere tıkan ve sindiren siyasal anlayış şimdi de kendi yolsuzluklarını ortaya çıkaran ve yargılamaya tevessül edenleri de paralel devlet diye gayrı meşru ilan etmekte, beğenmediği yargı tasarruflarına paralel yargının işi diye uymaktan kaçınma ve fırsattan istifade ile yeni bir paralel yapı kurma uyanıklığı sergilemektedir” şeklinde konuştu.

Yargı bağımsızlığının önemine de dikkat çeken Arslan, şunları söyledi: “Devlete karşı güven duygusunun zedelenmemesi için, bağımsız, tarafsız ve adil, en önemlisi ilke ve kurallara göre işleyen bir yargı sisteminin varlığı tartışılmaz bir gerekliliktir. Toplum adına karar veren yargının vatandaşa daha iyi hizmet verebilmesi için vatandaşın adalet talebini merkeze alan ve aynı zamanda kendisine tahsis edilen kaynakları da etkin olarak kullanan bir anlayış içinde hareket etmesi yargının da dikkate alması gereken meşru bir modern zaman talimatıdır.”

AKILIÇDAROĞLU: "ERDOĞAN MİLLETİN YAKASINDAN DÜŞMELİDİR"

Murat Arslan'ın konuşmasını tamamlamasının ardından sempozyuma katılan uluslararası yargı örgütlerinin başkan ve temsilcilerinin konuşmacı olduğu panel başladı. Sempozyuma ulusal medya kuruluşları da büyük ilgi gösterdi. Sempozyuma ara verildiğinde ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu basın mensuplarının sorularını cevaplayarak Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümetine sert eleştirilerde bulundu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın milletin yakasından düşmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

"Bana görev düşüyor, ben bu görevi yapıyorum. Medyaya görev düşüyor. Daha cesur olmalı. Savcılar beraber hareket etmeli. Bölünmemeli. Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını hep beraber savunmalıyız. Yolsuzluk sadece beni ilgilendirmiyor. Bu ülkenin her yurttaşını ilgilendiriyor. Ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü ve demokrasiye ihtiyacı var. Bu mücadeleyi beraber yapacağız. Yapmak zorundayız."

"DEMOKRASİYİ GELİŞTİRMEYE ÇALIŞAN HİÇBİR ÜLKE YASAKLARA SIĞINMAMIŞTIR"

İnternet sansür iddiaları ve bürokratların görevden alınmasıyla ilgili düzenlemeye ilişkin bir soruya yanıt veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,"Demokrasiyi geliştirmeye çalışan hiçbir ülke yasaklara sığınmamıştır. İnternet yasağı 21. Yüzyılda doğru değildi. Neyi sınırlayacaksınız? İstedikleri kadar sınır getirsinler, insanlar bu yasağı kıracaklardır. AKP korkuyor. Bazı bilgilerin kamuoyuna yansımasını istemiyor. Yasalarla hiçbir yasak, sürekli kılınmamıştır. Kenan Evren denedi, olmadı. 12 Mart'ta denendi, olmadı. Bu da olmayacak" diye konuştu.

YENİDEN YARGILAMA VE ÖYM'LER

Yeniden yargılamayla ilgili düzenleme konusunda gelinen aşamayı soran bir haberciye de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Kanun teklifini verdik. O mahkemelerde haksızlık yapıldığını söylemeleri gerekmiyor. Onun gereğini yapmalılar" dedi. Kılıçdaroğlu bu konudaki değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını defalarca istedik. En son açıkladığımız özgürlük ve demokrasi bildirgesinde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ve bu mahkemelerde görülen yargılamaların normal mahkemelerde yeniden görüşülmesini istedik. AKP bizim bu talebimizi uygun gördü. Sayın Başbakan, 'biz de özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını istiyoruz' dedi. 'Davalar yeniden açılmalı' dedi. Hiç bir sorunumuz yok. İsterlerse getiririz. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmış oluruz. İki yüzlü davranmıyoruz. İlk söyleyen biziz. Getirsinler, kaldıralım. Bu mahkemelerde görülen davalar normal mahkemelerde görülsün mü görülsün. İlk söyleyen kim? Biziz. Getirsinler yapalım. "

"BAŞBAKAN'IN O KOLTUKTA OTURMAMASI LAZIM"

Anketlere müdahale iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Anketlere öteden beri güven duymuyorduk. Bir ülkenin Başbakan'ı doğrudan medyaya müdahale ediyor. Bir ülkenin Başbakan'ı, doğrudan anket sonuçlarına müdahale ediyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın o koltukta oturmaması lazım. Hala o koltukta oturuyorsa emin olun yüzsüzlüğünden oturuyordur. İnsan biraz utanır ya. Daha düne kadar 'bu ülkede medya bağımsızdır' diyordu. Medyaya doğrudan müdahale ettiği ortaya çıktı. Daha düne kadar 'biz medyaya karışmıyoruz, gazeteciler hapiste yoktur' diyordu. Gazeteciler hapiste. Medya havuzu oluşturduğunu gördük.  Bu Başbakan bu koltukta oturamaz.  Türkiye'nin temiz siyasete ihtiyacı var. Türkiye'nin medyaya müdahaleye değil, medyanın eleştirilerine ihtiyaç duyduğu bir politikaya ihtiyaç var. Getirdiği kural nedir ? 'Beni eleştirmeyeceksiniz, bana dokunmayacaksınız. Benim isteğimi yapacaksınız.' Benim istediğim şekilde anket sonuçları çıkmazsa 'oraya müdahale edin. O partiden kesin, buraya ilave edin.' "

CUMHURBAŞKANI'NA ANAYASA HATIRLATMASI

"İnternet düzenlemesiyle ilgili yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmesini bekliyor musunuz" sorusuna da yanıt veren CHP Genel Başkanı şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanının özgürlükten ve demokrasiden yana tavır koyması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlığı başka bir anlamdadır. 'Anasaya aykırı düzenlemeler gelir, ben bunları onaylarım' demek Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratır. Cumhurbaşkanı Anayasaya sadakat yemini içmiştir. Onun gereğini yapmak zorundadır. Yasakları savunamaz bir ülkenin Cumhurbaşkanı. Özgürlükleri kısıtlayan yasal düzenlemeleri savunamaz bir Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı, onun bağımsızlığını Anayasadan aldığı konumunu sayın Cumhurbaşkanının unutmaması gerekir. "

GAZETECİYE SINIRDIŞI İDDİASI

Bir gazetecinin attığı tweet yüzünden sınır dışı edildiği iddialarına değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Bir politikacının en çok eleştiriye ihtiyacı vardır, pofpoflanmaya değil. Eleştiriden ders almayan bir politikacı, ülkeyi sağlıklı yönetemez. Medya sorularını halk adına sorar. Medya çalışanları çıkar peşinde değillerdir. Onlar demokrasiyi, özgürlüğü savunurlar. Sayın Başbakan'ın beğenmediği bir tweet yüzünden bir gazeteci ülkeden çıkarılıyorsa; bu o gazetecinin cesur olduğunu gösterir. Onu yurtdışına çıkaran siyasetin de korkak olduğunu gösterir. Onu yurtdışına gönderdiğiniz zaman, ordan tweet atmayacak mı ? Yine atacak. İnsanlar okumayacak mı ? Yine okuyacak. Gazeteciyi hapse atmasınız da sorun çözülmez. Sorun önce insanların kafasında çözülecek. 'Ben demokrasiyi, özgürlüğü savunuyorum' diyecek bir ülkenin başbakanı, 'her türlü düşüncenin özgürce dile getirildiği bir ülkenin başbakanıyım' demeli. Hayır 'ben kısıtlamaları, baskıları getireceğim. Anket sonuçlarına müdahale edeceğim. Gazetecileri yurt dışına göndereceğim. Haber yapan televizyonlara müdahale edeceğim. Kendi yandaşım televizyonlar oluşturacağım. Ortak havuz oluşturacağım. Kendime uygun bir medya ordusu oluşturacağım.' Bu olmaz. Bakın az önce burada çok saygın yargıçlar, pek çok önemli olaya vurgu yaptılar. 'Soruşturma aşamasında bir savcının yerinin değiştirilmesi, yargıya müdahaledir' dediler. Bizim ülkemizde oldu mu ? Oldu. 'Savcının emrindeki polisin yürütme organı tarafından görevden alınması yargıya müdahaledir' dediler. Bizim ülkemizde oldu mu? Oldu. Ayrıca bizim ülkemizde bir şey daha oldu. Yargının kararının yürütme organı uygulamadı. Talimat verdi 'uygulamayacaksınız' diye. Hangi demokrasiden söz ediyoruz. "

Tuncay DAĞLI)