Küçükarmutlu’da ‘dur’ ihtarına uymadığı belirtilen 20 yaşındaki Yılmaz Öztürk’ü öldürdüğü iddiasıyla polis memuru Yasin Hiçyılmaz’ın, 12 yıldan 16 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Sarıyer’de Küçükarmutlu’da ‘dur’ ihtarına uymadığı belirtilen 20 yaşındaki Yılmaz Öztürk’ü silahla öldürdüğü iddiasıyla polis memuru Yasin Hiçyılmaz’ın, 12 yıldan 16 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılanmasına başlandı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz sanık Yasin Hiçyılmaz, avukatı Tolga Yurdakul ile birlikte katıldı. Yılmaz Öztürk’ün ise annesi Günnaz Öztürk ve babası Hüseyin Öztürk ile yakınları duruşmada hazır bulundu.

“Dilek Doğan’ın hesabını soracağız şeklinde slogan duyduk”

Duruşmada savunması sorulan sanık Hiçyılmaz, görev yaptığı süre içerisinde, Fatih Sultan Mehmet Polis Merkezi’ne, ölüm olayının yaşandığı tarihe kadar 16 faili meçhul saldırının gerçekleştiğini belirtti. Hiçyılmaz, Öztürk’ün vurulduğu olay günü saat 19.00 sıralarında polis merkezinin üst tarafında bulunan mercan Sokak’tan patlama sesleri geldiğini, ‘Dilek Doğan’ın hesabını soracağız’ şeklinde de sloganlar duyduğunu belirtti. Bunun üzerine de bahçeye çıkıp sokağa doğru 2-3 sefer gaz tüfeğiyle ateş ettiğini ekledi.

“Dur ihtarında bulunduk”

Büro amirinin saat 22.10 sıralarında kendilerini arayarak ‘Karakola 20 dakika sonra saldırı olacağı’ ihbarı aldıklarını bildirdiğini belirten Hiçyılmaz, “4 kişi, S 80 zırhlı aracına binerek söz konusu sokağa gitmek için hareket ettik. Aracın sokağa girememesi üzerine araçtan indik. O esnada sanıkların kaçtığı yönde silah sesleri geldi. Bu nedenle silahlarımızı çıkartarak, büro amiriyle şahısları kovalamaya başladık. ‘Dur’ ihtarında bulunduk.” dedi.

Kasten, isteyerek ateş etmedim

Dört şahsın kaçtığını gördüğünü belirten sanık Hiçyılmaz savunmasına şu şekilde devam etti: "Bu sırada en arkadaki şahıs elindeki cismi bana doğru fırlattı ve attığı cisim arkama düştü. Aramızda 25- 30 metre kadar mesafe vardı. Attığı cisim el yapımı patlayıcı olduğu için sendeledim. Bu şahıs en sağdan diğer kişilerin arkasından koşmaya devam etti. Dördü koşarken birden kahve renkli montlu şahıs, elindeki silahla yere doğru yuvarlandı. Arkasından gelen uzun montlu şahıs yerdeki silahı alarak koşmaya devam etti. Ben şahsın yanına gittim. Ayağı takılıp yere düştü zannettim. Şahsın yüzünü yukarıya doğru çevirdim, bana 'ben vuruldum' dedi. Bana doğru patlayıcı madde atılınca elimdeki silahın ateş aldığını önce fark etmedim sendelemiştim. Şahıs, 'ben vuruldum' diye söyleyince silahın ateş aldığını o zaman fark ettim. Ambulansla hastaneye kaldırıldı. Şahsın hayatını kaybettiğini karakolda öğrendim. Kasten, isteyerek ateş etmedim."

yilmaz-ozturk
Bana ne oldu ağabey?”

Duruşmada beyanı sorulan maktulun annesi Günnaz ve babası Hüseyin Öztürk, çocuklarının herhangi bir suçunun bulunmadığını savunarak, sanığa en ağır cezanın verilmesini istedi. Tanık olarak dinlenilen Hamza Karaçam ise, evinin balkonunda bulunduğu sırada önünden sadece simasını tanıdığı Yılmaz Öztürk’ün geçtiğini ve peşinden 3 kişinin geldiğini, birisinin elinde biber gazı atan tüfek olduğunu söyleyerek, “Bulunduğum yer itibariyle hem Yılmaz'ı hem de gelen 3 kişiyi görüyordum. Bu şahıslardan iki tanesinin elinde silah, birinin elinde de biber gazı atan tüfek gördüm. Sivil kıyafetliydiler. Ancak polis olduklarını anladım. Şahıslardan bir tanesi 'dur' ihtarında bulunmadan Yılmaz'a doğru ateş ettiğinde Yılmaz vurulup yüzüstü yere düştü. Ortalık karıştı. Yılmaz'ın yanına gittim. Çevirdim. Yılmaz bana 'Bana ne oldu ağabey?' dedi. Daha sonra komşulardan su getirdik, elini yüzünü yıkadık. Bilincinin açık olmasını sağladık. Sonra da ambulansı aradık. Yılmaz'a ateş eden şahıs huzurda bulunan kişidir. O zaman kirli sakallıydı." iddiasında bulundu.

Duruşma 17 Kasım’a ertelendi

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddetti. Öztürk ailesinin davaya müdahil olmasına ve isimleri verilen olay yerindeki 5 polis memurunun tanık olarak dinlenilmesine hükmeden heyet, duruşmayı 17 Kasım'a erteledi.

Davayla ilgili iddianame şu şekilde:

Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, sık sık yapılan saldırılar nedeniyle Fatih Sultan Mehmet Polis Merkezinin çevresinde tedbirlerin arttırıldığı, olay günü de şüpheli Yasin Hiçyılmaz'ın üç meslektaşıyla S80 numaralı zırhlı araçla merkezin çevresinde tedbir aldığı kaydedildi.

Şüpheli polis memuru Hiçyılmaz'ın evine doğru yaya olarak gitmekte olan Yılmaz Öztürk'e, polis merkezine saldırı gerçekleştirip kaçmakta olan şahsılardan biri olduğunu düşünerek, herhangi bir uyarıda bulunmadan, durdurmak ve yakalamak amacıyla, etkili ateş mesafesinden ateş ettiği öne sürülen iddianamede, Öztürk'ün iç ve dış kanama sonucu yaşamını yitirdiği aktarıldı.

Öztürk'ün herhangi bir örgüt kaydının olmadığına işaret edilen iddianamede, olayın meydana geldiği yerde sokağa çıkma yasağının ilan edilmediği, polis merkezinden yaklaşık 600 metre uzakta olan olay yerinde polis merkezine saldırı gerçekleştiren şahıslar dışında başka kişilerin olmasının normal sayılacağı dile getirildi.

Şüphelinin savunmasında, 'ateş etmeden önce el yapımı bomba atıldığını' belirtmesine rağmen, olay yeri inceleme ekibinin buna ilişkin bir bulgu bulmadığının anlatıldığı iddianamede, şüpheli Yasin Hiçyılmaz'ın, "ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak" suçundan 12 yıldan 16 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.