AASarıyer belediye başkan adaylarının projelerine baktığımız zaman bunların hemen hemen yüzde 90’nın Büyükşehir Belediyesi ile birlikte ortak bir çalışma ile gerçekleştirilecek ya da tamamen Büyükşehir’e ait projeler olduğu görülüyor.

Ne CHP, ne AK Parti, ne de MHP ya da diğerlerinin adayı başkanlık koltuğuna oturduğunda tek başına burada büyük ve göze batan bir proje gerçekleştirebilecek güçte ve yetkide olamayacak.

Bu nedenle ilçe belediye başkanlığına aday olup, halka projelerini anlatan siyasetçilerin bunları daha net ve detaylı bir şekilde ifade etmeleri gerekiyor.

Örneğin kentsel dönüşümü gerçekleştirme, tapu verme, belediye hizmet binası, kültür merkezi, evlendirme dairesi, merkez park, hayvan barınağı, okul, stadyum, hastane, yol, tünel, otopark, marina, balıkçılar çarşısı, midyeciler çarşısı, spor kompleksi, meydan ve sahil düzenlemesi gibi yatırım ve hizmetler hiçbir zaman büyükşehir belediyesinin onayı ve desteği olmadan ilçe belediyesi tarafından yapılamıyor.

Büyükşehir belediyesi olmayan yerlerde ise müstakil bir kurum olunduğu için ilçe belediyesi bunları yapabiliyor.

Anlayacağınız ilçe belediyesi ile büyükşehir belediyesi ayrı havalardan çalarsa halayın başındakiler horon teperken, sonundakiler zeybek oynuyor.

30 Mart’taki seçimi kazanıp Sarıyer Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmayı sürdürme niyetinde olan CHP’li Şükrü Genç de olayın bu şekilde olduğunu bizzat yaşayarak gördü. Projelerini gerçekleştirmesi mümkün olmayınca “engelleniyorum” diyerek durumunu anlatmaya çalıştı.

Aslında Genç’in yerinde kim olursa olsun aynı duruma düşecekti. Çünkü burada Büyükşehir Belediyesi onay vermeden kuş uçurtulmayacağını her siyasetçi bilir, bilir ama nedense halka olduğu gibi söyleyemez.

Bu nedenledir ki adayların hemen hepsi “ilçe belediyesi ile büyükşehiri birleştirin” ya da “ayırmayın” diyorlar.

Çünkü biliyorlar ki ayrı olursa o koltuğa kim oturursa otursun hali Şükrü Genç’ten farklı olmayacak.

Sözün özü, Sarıyer Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi ayrı partiler tarafından yönetilirse, boğazın incisi sevgili ilçemiz yine 5 yıl havasını alacak.

Bu nedenle Sarıyerli seçmenin 30 Mart’ta çok akılcı bir seçim yapması, yalnızca Sarıyer’i değil, İstanbul’u ve Türkiye’yi düşünerek oy kullanması gerekiyor. Çünkü önümüzdeki günler, aylar, yıllar çok şeylere gebe, uzun vadeli düşünmek lazım. Bugün koltukları işgal edenlerin yarın olmayacağı, onlar olmadıkları takdirde onlara bağlı vaatlerin de bir hayale dönüşeceği bilinmelidir. Yani Sarıyer Belediye Başkanını seçerken, ileride bu başkanın hangi büyükşehir belediye başkanı ya da hangi hükümetle çalışmak zorunda kalacağı da hesap edilmelidir.

Geleceği iyi okuyup, hesabı kitabı ona göre yapmak gerek..!

Aksi takdirde duvarı öreriz çatıyı koydurmazlar, çatıyı koyarız duvarı ördürmezler. Böylece gecekondu misali yine bir tarafımız açıkta kalır.

Ne araçlardan bangır bangır bağıran tahrik edici müzikler, ne photoshoplu mitingler, ne kavgalar, ne kasetler bizi kandırmasın, bunların hepsi seçime endeksli olaylar, seçim biter yine biz bize kalırız. Elimiz başta, gözümüz yaşta olmaması için de gemiyi yüzdürmemiz gerek. Gemilerde de birinci kaptan, ikinci kaptan, üçüncü kaptan var… Her biri ayrı dili konuşur, ayrı havadan çalarsa sonucu söylemeye gerek yok..!

Sandığa doğru yürürken bunları aklımızdan çıkarmamamız gerek…

(Tuncay DAĞLI)