Sarıyer’de 2 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin de yaralandığı otobüs kazası davasında sanık şoför, araçta sorunların bulunduğunu söyledi.


İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanık otobüs şoförü Fikret Gülbahar(61) ile 16 müşteki ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan sanık Fikret Gülbahar, 20 yıldır otobüs kullandığını ve İETT’den emekli olduğunu belirtti. Kazada ölenlere rahmet, kalanlara da sabır dileğinde bulunan Gülbahar, “Bilirkişi raporları taraflıdır, kabul etmiyorum. Elektrik şalteri otobüste gizli bir yere saklanmıştır. Oysa elimin altında olması gerekirdi. İkinci olarak kesinlikle olay anında gaza basmam söz konusu değildir. Bir şoförün kalbi dursa bile refleks olarak freni bulur. Herhangi bir kastım olmadığı açıktır.” dedi.

İkinci durağa gelene kadar motor sesinin normal olduğunu söyleyen Gülbahar, “Ben araç durmuyor diye bağırdım. Bir küfür falan söz konusu değildir. Küfür etmemi gerektiren hiçbir neden olmadı, öyle de bir yapım yoktur. Otobüs A.Ş.’deki mal sahibinin yanında çalışan Ali isimli şahıs kazalardan sonra araca bakıp patrona rapor etmektedir. Bizim bu olaydan sonra da Ali bu araca bakmış, altında hortumların patlak olduğunu adli kontrolle serbest kaldığımda bana telefon ederek söylemişti. Kopmuş olan bu hortumların da kazaya sebebiyet vermiş olabileceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

İki yıl önce kalp damarlarına iki stent takıldığını ve olay esnasında ön cam patlayınca korkudan kalp spazmı geçirdiğini belirten Gülbahar, sonrasını ise hatırlamadığını kaydetti. Ailesinin kalp krizi geçirdiği şeklinde savunma yapmasını istediğini söyleyen Gülbahar, ancak kendisinin spazm geçirdiğini belirterek doğruyu söylediğini savundu.

Olay yerinde keşif yapılmasını isteyen Gülbahar, “Zaten aracın vites geçişlerinde ve hızlanmamda sorun olduğunu mal sahibine söylüyordum. Kontağı açıp kapatınca araç stop etmiyordu. Bunu olay sırasında yaptım. Şalterden elektriği de kesmek istedim.” dedi.

Uykusuz olduğu iddialarını yalanlayan sanık, “Otobüsü 14.00 sıralarında aldım. Tarabyaüstü-Kabataş seferini yapıyordum. Otobüsü kullanırken o semtin en dar yerine geldiğimizde ikinci vites hızlarına düşmüştüm. O anda yüksek bir gürültü geldi. Arkadaki yolcunun koşarak ortaya doğru gelmeye başladığını fark ettim. ‘Abi araç durmuyor, neydi o patlama’ diye bağırdım. Araç durmadı. Önümde gitmekte olan servis aracı sandığım bir araca çarptım. Oradan boşluğa doğru çıkmak istedim, çünkü servis aracında öğrenciler olacağı aklıma geldi. O sırada yukarıdan aşağıya gelmekte olan kırmızı bir aracı fark ettim. Gelmemesi için selektör yaptım. Buna rağmen geldi ve çarpışma oldu. Ön camım o anda patladı. Önümü göremez oldum. Araç kontrolümden çıktı. Sonrasını hatırlamıyorum.” diye konuştu.

Duruşmada kazada yaralanan müştekilerden Behice Şahin dinlendi. Tedavi gördüğünü belirten Şahin, “Otobüsün ön camının tuz buz olduğunu gördüm. Kaçın diye bir ses oldu. Arkamı döndüğümde yerden yuvarlanıp kalktığımı hatırlıyorum. Turuncu bir araçla aynı anda durduğumuzu fark ettim. Olayın sıcağıyla yaralandığımı fark etmedim. Ben sanığın isteyerek bir şey yapmadığını düşünüyorum. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Diğer müşteki Fatma Kartal da, “Bir gürültü duyduk. Kaza olduğunu birbirimize söyledik. Aşağıya bakınca otobüsün minibüse çarptığını gördük. Yukarı doğru gelince herkes birbirine ‘kaç’ diye bağırdı. Ne kadar kaçtığımızı bilmiyoruz. Ancak otobüs çok süratliydi ki göz açıp kapayıncaya kadar bize çarptı. Koşar haldeydik, benim sırtımdan çarptı. Çarpmadan sonra yukarı doğru sürüklenmiştik. Bir süre sonra sanığın araçtan indiğini gördük. Kendindeydi ve konuşuyordu. Sanığın yanına giden birileri otobüsün altında iki kadının kaldığını ve öldüklerini söylediler. Bunun üzerine sanık fenalaşmaya başladı. Sanık ‘biri öldüyse beni de öldürün’ diye konuşmaya başladı, sonra da bayıldı. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.” dedi.

Mahkeme, trafikçi bir bilirkişi eşliğinde heyet olarak olay yerinin gözlemlenmesi ve dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte trafikçi bilirkişiden fotoğraflı ve krokili kusur raporu alınması amacıyla keşif yapılmasına karar verdi. Suçun niteliği ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması nedeniyle sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme duruşmayı erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede olay günü kaldırımda yürüyen Gülferiye Düzgün (48) ve Sevim Paralı'nın (59) öldüğü ve 8 kişinin yaralandığı belirtildi. İddianamede otobüs şoförü Fikret Gülbahar (61) hakkında bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan 3 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi istendi.