Öyle bir hale geldik ki; ülkemizde, ne sınav yapmayı becerebiliyoruz ne de seçim yapmayı. Ne tartışmayı, ne sevmeyi, ne de ayrılmayı. Kendisinden ayrılmak isteyen eşini öldürmeyi tek çıkar yol gören magandalar çevremizde kol geziyor. Sevdik mi mal sahibi olmuş gibi seviyoruz. ‘’Her hakkı bende’’ şeklinde.

Her yapılan sınava, seçime, olsun ya da olmasın şaibeli, hileli gözüyle bakmaya başladık. Oylar defalarca sayılmakta, seçimler iptal edilmekte. Sınavlardaki bazı sorular iptal edilmekte ve sınavlar geçersiz sayılmakta. Onca emeğe yazık değil mi?

Aile içindeki bireyler sevgisizlikten, saygısızlıktan birbirinden uzaklaşmış durumda.

3,5 Yaşındaki bir çocuğun, Berkin Elvan’ın ölümünü bile rezil bir şekilde insanlık dışı kelimelerle siyasete bağlayıp nefret kusarız. Annesine babasına küfürler ederiz. Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır?

Türk, Kürt, Sünni, Alevi, sağcı, solcu, camiye giden, gitmeyen, küçük, büyük, Fenerbahçeli Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu ve diğerleri... Birbirimize düşmanca bakmaya başladık. Ülkemizdeki bu yozlaşmanın sonu hiç de iyiye gitmiyor. Bütün sosyal medya sitelerinde, haber yorumlarında, aynı düşüncede olsun ya da olmasınkadın erkek demeden herkes birbirine sinkaflı küfrediyor...

Aynı apartmandaki komşumuzu, gönül verdiği partinin bayrağını balkonuna astığında düşman olarak görmeye başladık. Şiddet toplumu olduk çıktık. En tepeden en sade vatandaşa kadar ortamı germek için herkes elinden geleni ardına koymuyor.  Her açıdan problemli bir vatandaş Millet Meclisi’nin içine kadar rahatça girip bir parti liderine yumruk atabiliyor. Trafikte araba tamponunuzun dibine kadar sokulup taciz eden kişiye ‘ne yapıyorsun?’ dediğinizde önünüze geçip size saldırmaya yeltenebiliyor. Yollarda bir hız deliliği, bir saygısızlık almış başını gidiyor.

Dünyada ve ülkemizde her gün yaşanan onca saçma sapan olayın, ciddi şekilde tartışılması, incelenmesi gereken konuların, hukuksuzluğun, adaletsizliğin üzerine gitmektense, işi gereğinden fazla gırgıra, komediye alıp anlamsızlaştırıyoruz. Hiciv güzeldir ama işi abartmamak şartıyla. Zaten balık hafızalı bir toplum olduğumuz için de çabuk unutuyoruz. Eh bunda sürekli değişen gündemin de etkisi çok fazla.

Ülkeyi yönetenlerle, muhalefetiyle, halkla, el ele, birlikte olmak ve her yönden daha ileriye gitmek varken bu öfke niye? Bu sevgisizlik, saygısızlık, bu öfke niye?

Millet olarak kendinize gelelim. Şaşırmayalım. Bu ülke hepimizin. Ve kolay kazanılmadı.

Örnekler saymakla bitmiyor ama sanatçı İlhan Şeşen’in şarkısında olduğu gibi ‘’Neler oluyor bize, yine neler oluyor?’’