Saadet Partisi Sarıyer İlçe Kadın Kolları Başkanı Derya Demir, Dünya Barış Günü’nü düzenlediği basın açıklamasıyla kutladı.

Demir; “ ‘Dünya Barış Günü’ vesiles ile ortalığı kasıp kavuran işgaller, çatışmalar ve terörün yol açtığı yıkıma dikkat çekmek için toplanmış bulunuyoruz. Elbette evrensel anlamda sadece bir günü, dünya barış günü olarak anmak ve sorunları tartışmakla dünya barışı sağlanamaz, çatışmalar, krizler ve savaşlar önlenemez. Ancak bizim bazı gerçekleri de göz önüne sermemiz gerekiyor. Dünyanın gerçekten yandığı, kavrulduğu bir dönemdeyiz ve görünen o ki; bu yıkımlar, bu zulüm devam edecek. Dünyanın belki de hiç olmadığı kadar haklının hakkını alabileceği ‘Yeni Bir Dünya’ya acilen ihtiyacı var. Güçlünün haklı olduğu değil; haklının güçlü olduğu bir dünya sistemi insanlık için hayati ölçüde önemlidir. Dünya barışını sağlamak, uluslararası arenada ‘adaleti sağlama’ ve ‘adil olabilme’ şartına bağlıdır. dedi.

Demir ; “Açık ve seçik olarak görülüyor ki, dünya devletlerinin müşterek hukuku materyalizme kurban edilmiştir ve edilmektedir.”

Demir; “Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı hiçe sayılmış, kültür ve medeniyetler tahrip edilmiştir. Kadın, çocuk, yaşlı demeden sivillere saldırılar yapılmış; fosfor, misket, alev bombaları ve radyasyonlu bombalar gibi yasaklanmış silahların kullanılması, ırza tecavüzler ve işkenceler ile çağımız vahşet çağına dönüştürülmüştür. Irak, Afganistan, Pakistan, Sudan, Somali, Orta Afrika, Libya, Yemen, Suriye, Mısır, Filistin, Sri Lanka, Çeçenistan, Kırım, Doğu Türkistan ve daha nice halkı Müslüman ülkeler yokluk, savaş, zulüm ve acıya maruz durumdadır. Dünya genelinde yüz binlerce Müslüman, evlerini terk etmek zorunda kalırken, yine yüz binlercesini serbestçe ibadet etmekten eğitime, en temel insani haklardan dahi mahrum bırakanlar ve bunlara sessiz kalanlar ne tezattır ki barış çığırtkanlığı yapmaktadır” dedi.

Demir, “Ülkemiz üzerinde oynanan oyun ise, bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini yok etmektir. Serpilen kin ve nefret tohumları ile ayrışmayı sağlayarak asıl hedefi Güneydoğu Anadolumuz’u İsrail’e vilayet yapmak olan plan işletilmektedir” ifadelerini kullandı.

Demir, “ 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul Çırağan Sarayı’nda kurulan D-8 yeryüzünün barış ve ıslahı için atılmış en büyük ve en önemli adımdır.”

Demir;“ D-8, dünya barışı için zorunluluktur. D-8, küresel ölçekte kapsamlı bir entegrasyon hareketidir. D-8’ler G-8’lerin karşısında kurulan çatışmacı bir girişim değildir, bilakis menfaat paralelliği ilkesine dayanır. D-8, gelişmekte olan bütün ülkeleri ve ABD halkı dahil ezilen bütün toplumları kucaklayan küresel bazda yardımlaşma ve dayanışmayı esas alan bir kuruluştur.D-8’in önünü açmayan, amacına uygun çalıştırmayan ‘küresel’ dünyada bu oluşumlara gerek olmadığını vurgulayan idarecilerimiz ne ülkemize, ne coğrafyamıza, ne de dünyaya barış getirebilir.”dedi.

Demir; “ İslam Medeniyeti’nin yenildiğini, batı medeniyeti ile beraber hareket etmeyenlere hayat hakkı tanınmayacağını ilan eden, İslam dünyasına “İslam Birliği”nin kurulması çabası yerine laiklik tavsiyesi turlarına çıkan, NATO işgal ve tecavüzlerine fiilen iştirak ederek Haçlı komutası altında Afganistan’a, Lübnan’a, Libya’ya Mehmetçiğimizi gönderen, BOP için jandarmalık yapan, İsrail’in korunması, güvenceye alınması için kendi toprağına Haçlılar tarafından füze kalkanı, radar ve dinleme tesislerinin kurulmasına ve kontrolünün de yine Haçlılara verilmesine ve yabancı asker görünümünde ajanların yurdumuza girmesine onay veren, Allah’a savaş açmakla eş tutulan faizci kapitalist düzenin kökleşmesine, paradan para kazanmanın önünün alınamaz hale gelmesine razı olan, AB’yi tek ve geçerli “Medeniyet Projesi”, ABD’yi ise “Stratejik Müttefik” olarak ilan eden zihniyet,  ‘Güçlü ve Bağımsız’ bir devlet olmaktan bahsedemez. Dünya barışını sağlamak şöyle dursun, kargaşa ve zulme sebep olur” açıklamalarında bulundu.

Son olarak Demir, “Bütün bunların gerçekleşmesi için bizler; bu yolda takatimizin sonuna kadar çalışmaya ve özlenen ‘Barış Dünyası’nın, “Adil Bir Dünya”nın kurulmasına yardımcı olmaya kararlıyız.

Gayret bizden, zafer Cenabı-ı Hak’tandır” dedi.