AACHP Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Cengiz Alp, Türkiye’de ve AK Parti Hükümeti’nde deprem gibi sarsıntı yaratan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ülke genelinde gerçekleştirilecek bir temiz eller operasyonu için fırsat olması gerektiğini söyledi.

Siyasi tecrübesi ve bilgi birikimi ile her zaman uyarıcı ve yol gösterici açıklamalarda bulunup, güven verici, dürüst yönetim konusuna dikkat çeken Dr. Cengiz Alp’in Sarıyer Posta Haber Müdürü Tuncay Dağlı’ya yaptığı açıklama da aynı şekilde uyarı niteliği taşıyor.

“TÜRK TOPLUMU SEÇİMDE GEREKLİ CEZAYI VERECEKTİR”

Ülkede yaşanan bu olumsuzlukları sorumlu bir vatandaş ve kamu yöneticisi adayı olarak dikkatle takip ettiğini ve toplumun bu tür olayları hak etmediğini söyleyen Dr. Cengiz Alp, “Son dönem yaşadığımız, toplumu derinden sarstığına inandığım bu rüşvet ve yolsuzluk dosyalarının önümüzdeki dönem Türkiye’si açısından umut verici gelişmelere yol açacağını düşünüyorum. Böyle olması gerektiğine de inanıyorum. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla kamuoyu önüne çıkarılan kişilerin bir para imparatorlu kurup, bunu aralarında paylaşarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş en büyük soygunu gerçekleştirdikleri görülüyor.  Ben bunun karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Biz Türk toplumunun genel olarak haksızlık ve yolsuzluklar konusunda hassas olduğunu, böyle bir noktada eğer somut verilerle desteklendiği zaman, dayanakları, somut delilleri ortaya çıktığı zaman toplumun sağduyu ile bunun karşılığını mutlaka vereceğini düşünüyorum. Önümüzdeki aylarda yapılacak seçimlerde toplum bunu oylarıyla değerlendirecek ve cezalandıracaktır” dedi.

“HERKES BU OLAYDAN DERS ALMALI”D

Etkisi dalga dalga ülkenin her yerine yayılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun daha geniş boyutlara ulaşabileceğini ifade eden Dr. Cengiz Alp açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Benim burada vurgulamak istediğim şey toplumun tümünü temizleme ve temiz eller operasyonuna benzer bir algıyla, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının birbirlerini denetleyerek, destekleyerek yeni bir umut sayfasının açılması, gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi gerçek bir demokrasinin beyaz sayfasının açılmasıdır. Yaşanan bu olayın buna vesile olmasını düşünüyor, herkesin ders almasını diliyorum. Bu olaya bakarak CHP olarak bize de düşen görevler var. CHP’nin de önümüzdeki süreçte belediye başkan adaylarını, meclis üyelerini belirlerken mutlaka bu kriterlere dikkat etmesi gerekiyor. Halkçı kimliği olan ve kesinlikle ülkesine hizmet anlamında bilgi ve birikimini aktaracak yönetici adaylarını, kamu yöneticilerini seçeceğiz, buna yönelik davranışları ortaya koymamız gerekiyor. Daha doğrusu böyle yapmamız gerekiyor. Bunu bir fırsata dönüştürmemiz lazım. Temiz toplum fırsatının bir dönüm noktası olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Genel Başkanımızın genel profili zaten buna uygun. Ondan sonra gelen hıyerarşik yapı olarak da sosyal demokrat etik kurallara uyuyoruz, uyulduğunu da biliyoruz. Ama bundan sonra daha hassas olunması ve özellikle belediyelerde rant ilişkilerinin olmaması ve kamudan oluşmuş bütçenin tamamen halka döndürülecek şekilde hizmetlerde kullanılmasının, denetlenmesinin ve hesap verilebilir sistemlerinin açık toplu, şeffaf toplum olma özelliğini sosyal demokrat belediyelerde kanıtlamamız ve halka da bunu her fırsatta anlatmamız gerekiyor.”

“BİZE DESTEK VERENLERİN İFTİHAR NEDENİ OLABİLMELİYİZ”B

Dünyada artık hiçbir şeyin gizli kalmadığı, yaşanan iletişim çağında bir yerde meydana gelen bir olayla ilgili olarak kısa sürede tüm dünyanın haberdar olduğunu belirten Dr. Cengiz Alp sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bir yerde bir yolsuzluk varsa zamanlamasını yapıp, mutlaka bir gün toplumun önüne koyarlar. Belediyeler, belediye başkanlarımız kişiyi temsil etmiyor. Sarıyer’deki seçim 100 bin kişinin oyu ile alınacak.  Başkan 100 bin kişinin oyunu alarak göreve geleceği için, bize destek verenleri mahcup etmememiz gerekiyor. Onların iftihar nedeni olabilmeliyiz. Başlarını göğe erdirmemiz lazım. Yöneticiler olarak, adaylar olarak, aday adayları olarak bu profile, bu çizgiye girecek şekilde davranışlar içinde olmamız lazım. Sözlerimizle değil, eylemlerimizle, yaptığımız çalışmalarımızla bunları kanıtlamamız lazım.”