1Birkaç gün önce bir toplantıda ayaküstü konuştuğum Belediye Başkanı Şükrü Genç, Sarıyer Belediyesi tarafından yapılan ancak inşaatı yarım kalan belediye hizmet binası ile bitirilmeye çalışılan evlendirme dairesinin engellendiğini, basın mensubu olarak da bizlerin bunu yazmadığını, engelleyenleri halka anlatmadığımızı söyleyip, dolaylı olarak gazetecilere sitem etti, hatta suçladı.  Ve ‘Gidin evlendirme dairesine bakın, haber yapın, inşaat nasıl gidiyor’ dedi.

Oysaki, özellikle Sarıyer Posta gazetesi olarak, Başkan seçildiği günden bu yana her türlü belediye hizmet ve yatırımını haber olarak yazmış, kamuoyunu bu konuda bilgilendirmeyi görev saymıştık. Hatta Başkan, yatırımlarının AK Parti’liler tarafından engellendiğini her söyleyişinde, mükerrer olsa bile yazıp, okuyucularımıza aktarmıştık.

Sanırım Başkan bunları unuttu ya da okumadı. Aslında okumadığını kendi ağzıyla da  itiraf etti.

Bu konuşmadan birkaç gün sonra Zekeriyaköy’deki bir açılışta karşılaştığımızda ise, Başkana, evlendirme dairesi inşaatına gittiğimi, çalışmaları görüntülediğimi ve çalışanlarla konuştuğumu söyleyip, ‘İnşaat Mart’taki seçime yetişecek mi, evlendirme  dairesi seçimden önce bitecek mi? Haber yapmak istiyorum’ dedim.

Bana yine sitem edip, ‘Bitmeyecek’ dedi ve arkasından da, ‘sizin yüzünüzden’ diyerek bir kez daha suçlamada bulundu.

‘Neden Başkanım, inşaatın demirini, çimentosunu biz mi veriyoruz ki, bizim yüzümüzden olsun’ deyince, yine daha önceki sözlerini tekrarladı ve ‘Basın olarak üzerinize düşeni yapmıyorsunuz. Engellemeleri yazmıyorsunuz’ dedi.

‘Yazıyoruz ve tam beş yıldan beri de yazdık. Her söylediğiniz haber oldu, hiç bir şeyi atlamadık. Hatta Sarıyer’de belediye faaliyetlerini en fazla yazan gazeteyiz’ deyince de, ‘Ben yerel gazeteleri okumuyorum. Evlendirme dairesi de biter ya da bitmez, önemli değil. Ben işime bakıyorum’ diye karşılık verdi.

Konuşma ve tavrından kendine suçlu arar gibiydi. Bu güne kadar hep AK Parti’lileri suçlayan Başkan, şimdi de basını suçluyordu. Hatta daha da ileriye gidip, ‘Durum öyle bir hal aldı ki, kim, maddi destek sağlıyorsa onu yazıyorlar’ dedi.

Yani gazetecileri para karşılığı haber yapmakla, yazı yazmakla suçladı.

Bunun böyle olmadığını, özellikle seçimler öncesinde siyasetçilerin televizyon ve gazetelerde reklam amaçlı tanıtım yazıları yayınlattıklarını, bunun da o basın kuruluşu için  ticari bir falliyet olduğunu, hem ulusal hem de yerel basında normal karşılandığını anlatmaya çalıştım.

Aslında anlatmamın gereksiz olduğunu da biliyorum. Çünkü Başkan bunun böyle olduğunu en iyi bilenlerden biridir. Bu konuyu kendileriyle defalarca konuşmuş biri olarak, menfaat için yazı yazan, haber yapan gazetecilerin mesleğimize zarar verdiğini söylemiştim.

Meslekte 30 yılını doldurmuş bir gazeci olarak Başkanın bu şikayet ve serzenişlerini onun adına normal karşıladım. Çünkü bazı siyasetçiler zirvedeyken basın mensuplarına hep ‘objektif olun, tararfsız olun, gerçekleri olduğu gibi yazın, ben bile olsam objektif ve tarafsız yaklaşın, gerekirse acımasızca eleştirin’ derler, ancak yavaş yavaş çaptan düşmeye başlayınca yapılan her eleştiri, aleyhte yazılan her yazı diken gibi batar, bunu yazanlar da düşman görülmeye başlanır.

Bir gazeteci olarak bu durumu defalarca yaşamış bir kişiyim ve çizgimden de hiç ödün verip, sapmadım.

Biliyorum ki herkese bir gün terazisi sapmayan bir adalet, doğruları yazan bir gazete ve gazeteci, gerçek suçluyu yakalayıp, adalete teslim eden polis gerekebilir.

İşte bu yüzden adalet dağıtanların da, halkı bilgilendirip, aydınlatanların da, suçluyu yakalayanların da her zaman hazır ve dik durması, omurgalı olması gerekir.

İşine gelmeyen beğenmeyebilir, suçlayabilir, görevini yapmamakla itham edebilir ama önemli olan halkın düşüncesidir, kişilerin değil. Halk her zaman doğruyu da doğru davrananı da görür.

Belli bir süre önü karartılsa da, gerçekleri görmesi engellense de, ışık iğne deliğinden geçer yine gözlere ulaşır. İşte o zaman gerçek ayna gibi karşısına dikilir insanın.

Bu nedenle mesleğini ödün vermeden yapan, her zaman haktan ve halktan yana tavır koyan bir gazeteci olarak Başkanın bu sitem ve suçlamalarından hiç alınmadığım gibi, sözlerini de içinde bulunduğu siyasi konuma bağlıyorum.

Birgün gelir mutlaka şapkasını önüne koyar, gerçekten kim eğri, kim doğru yazıyor anlar diye düşünüyorum…

 
http://www.youtube.com/watch?v=ZGS93LXWGcQ#t=6