Tuncay Dağlı yazdı…


Kutsal Muharrem Ayı sayesinde bu yıl da doyasıya aşure yemek kısmet oldu. Belediye dağıttı, siyasi partiler dağıttı, cami dernekleri dağıttı, evde yaptık ve değişik tad ve özelliklerde aşureler yedik. Yapanların eline sağlık, Allah dualarımızı kabul etsin, herkese her yıl yeniden yemek kısmet olsun.

İnancımıza göre Muharrem Ayı’nda birçok önemli olay meydan gelmiş. Örneğin Adem Peygamber’in tövbesi bu ayda kabul edilmiş, Musa Peygamber kavmini Firavun’un şerrinden bu ayda kurtarmış, İbrahim Peygamber Nemrut ateşinden bu ayda yanmaktan kurtulmuş, Eyüp Peygamber dertlerine bu ayda şifa bulmuş. Ayrıca Kerbela olayı da bu ayda yaşanmış. Kerbela’daki katliamdan Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’in kurtulmasından dolayı da Muharrem Ayı’nın 12. günü öğleden sonra veya 13. gün aşure dağıtmak gelenek olmuş.

Aşurenin içinde tercihe göre nohut, kuru fasulye, buğday gibi bakliyat ile incir, üzüm, fındık, nar ve kayısı gibi meyveler de olur.

Aşurenin yaşamımızdaki önemi bu nedenlerden dolayı bir yiyecekten ötedir. Bazı siyasetçi ve yöneticilerin de konuşmalarında vurguladığı gibi aşure çokluk içinde birliğin en güzel örneğidir.

Şimdi aşureyi bu kadar anlattıktan sonra yazımızın başlığına gelelim. Aşurenin içinde tüm bu saydıklarımızın yanında bir de şeker bulunur. Aşureyi aşure yapan şekerdir. Aksi takdirde hiçbir şeye benzemez. Ne nohut yemeği, ne kuru fasulye, ne pilav ne de meyve salatası olmaz. Şeker olmazsa hiç biri tek başına aşure içinde bir şey ifade etmez, tat da vermez. Yavan bir şey olur çıkar.

Ancak şekeri koyduğumuzda aşurenin içindeki her gıda maddesi kendi özelliğini yitirmeden diğerleriyle aynı ortamda kaynaşır ve bir bütün olur. Yani çokluk içinde birlik, birlik içinde dirlik olur. Bu birliği ve dirliği sağlayan ise şekerdir. Şeker olmazsa aşurenin tadı tuzu olmaz, kimse de yemez.

O zaman Sarıyer’e de şeker gibi bir belediye başkanı lazım. Dili öyle tatlı olmalı ki yılanı deliğinden çıkarmalı. Kişiliği öyle birleştirici olmalı ki birbirine hiç benzemeyen insanları aynı ortamda tutabilmeli. Hiç kimse, ezilmeden, üzülmeden, rencide olmadan, kişiliğini kaybetmeden yan yana durabilmeli. Bunu da belediye başkanı sağlayabilmeli.

Şeker gibi dedim ya aynen öyle olmalı.

Önümüzde bir yerel seçim var ve tercihimizi öyle biri için yapmalıyız ki; ırk, din, dil, cinsiyet, renk, düşünce, yaş, meslek, eğitim, siyaset ayrımı gözetilmeyen, aşure tadında bir Sarıyerimiz olsun, bunu da seçtiğimiz kişi yapabilsin.